Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 08.03.2024 12:37 Güncelleme: 09.03.2024 14:24

6 MART VE 8 MART

Bazı tarihler vardır hiç unutulmayan, içinizde kimi zaman sevinç, kimi zaman hüzün uyandıran ve o tarihler çoğu zaman kutlama yapılan kimi zamansa insanın özlemini coşturan tarihlerdir.


GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

 

6 Mart uzun yıllar sevinç ve kutlama çığlıklarıyla pasta süsleyerek, mum üfleterek geçirdiğimiz abim Güven Korkmaz’ın doğduğu gün.

O olmadan O’nu yaşadığım 20 yıl, dile kolay O olmadan geçen, doğduğu günün anısı, koca 20 tane 6 Mart. Ne çok severdi kutlamaları. Ne çok severdi neşelenip şarkı söylemeyi ve dizine vurarak ritim tutmayı. Yüzünü, sesini, “kız Huzur yap bir kahve de içelim şöyle karşılıklı” demesini çok özledim. 

Canım Abim! En çok sevdiğin şarkıda söylendiği gibi, “Bir kara kaşın, bir kara gözün/Değer dünya malına.”

Bu dünyada içimdekileri pervasızca söyleyebildiğim, sözcüklerin ne anlama geldiğini açıklamak zorunda kalmadığım ve herkesten çok daha iyi beni tanıyan şık giyimli, kara kaş kara gözlü naif ağabeyciğim bizimle olabilseydi 63. yaş gününü kutlayacaktık. Doğduğu gün kutlu, kabri nurlu olsun... Özlemle anıyorum.

* * *

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 kadın dokuma işçisi 'eşit işe eşit ücret', çalışma saatlerinde azalma ve doğum izni istemiyle greve başladı. Bu grev esnasında çıkan yangında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yaşamını yitirdi.

1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag şehrinde düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda konuşan Clara Zetkin, 1857 yılında yaşanan olaylarda yaşamını yitiren işçilerin adına 8 Mart'ın, Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdi.

Türkiye'de ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 1975 yılında kutlanmaya başlandı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmaya devam edilmekte.

Kadın cinayetlerinin olmadığı, Çalışan kadınların mobbingle karşı karşıya kalmadığı, kadının cinsel bir meta değil bir birey olarak görüldüğü bir toplum özlemiyle,

Kadın varsa, emek var, çaba var. Sevgi var, saygı var. İyilik, sevecenlik var. Mütevazılık, nezaket var. Hayat var, umut var. Neşe ve sabır var.

Yazımı, Bekir Coşkun’un “Bir Kadın Gittiğinde” neler olacağını anlattığı dizeleriyle noktalamak istiyorum. Umut ve sağlıkla kalın.

“Bir Kadın Gittiğinde...

Kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde yetim öksüz kalan çok olur.

Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanoz içindeki eski düğmeler, özenle saklanan küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler.

Çekmecenin dibinde kimsesizdir eski tarak.

Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.

Bir kadın gittiğinde, hep suyu unutulur saksıların.

Sık sık boynunu büker sarıkız.

Teki kalmış o eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlamaz, kromaj tasın.

Balkon artık sessizdir.

Koridor kimsesiz.

Bir kadın gittiğinde.

Bir kadın gittiğinde, ne çok kişi gider aslında.

Bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci.

Bir anne gider…

Bir dost…

Bir sevgili...

Ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde…”