AKÇAABAT’TAN
Cengiz Bölükbaşı
Akçaabat üvey evlattır. Evet, bunu inanarak söylüyorum. Düşünün gelişmekte olan ilçeler içinde neredeyse yerinde saydırılmaya mahkûm bırakılmış bir ilçe ve onun bu durumuna sessiz kalan siyasiler. Hem de hepsi. Yani ancak bu kadar bir araya getirebilirdiniz bu kadar olumsuzluğu görüp sesini çıkarmayan bir zümreyi.
Muhalefetten ses seda var mı diye düşünsem, çok şükür onlarda da ses seda yok. Bekliyorlar ki suya sabuna dokunmadan birileri onların yerine gündem yapsın onlar da sadece görüş bildirsin.
Akçaabat’ın ilçe merkezi inşaat alanı gibi. Bu yıl Akçaabat’a istenilen düzeyde yerli ya da yabancı turist gelmedi. Sen de olsan gitmezsin. Ne yapacaksın, ilçe merkezinde daha önce yapılması gerek inşaata harç mı karacaksın?
Elbette iş sadece bununla kalmıyor. Geçtiğimiz hafta yazdım. Şehirde artık asayiş yok. Kentin meydanında Atatürk büstüne saldırı oluyor. Hem de dinlene dinlene... Bir vatandaş da korka koka çekim yapıyor. Düşünün böyle bir kenti neden ziyaret etsin ki turist? Neden?
Bir de bunun yanında şehrin belediyesinin makamlarını yine bu şehrin siyasetçilerinden birisi çıkıp sosyal medyada menfaatçilikle suçluyor. Üstelik bu siyasetçi iktidar partisi mensubu. Çok ilginç vakitlerden geçiyoruz. Elbette bu menfaate bulaşmış kimseleri de açıklamasını bekliyoruz. Kimdir bunlar? Nasıl bir menfaat elde etmişler?
Kafamızı nereye dönersek bir eksikle karşılaşıyoruz.
Elbette bunlar olağan değil.
Yalnız bir şeyinde altını çizmek gerek. Bu işleri bu duruma kim getirdi?
Açıkça yazdım yine de yazıyorum. Ben Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim’in yerinde olsam şu an önümde taş, set ya da adını her ne koyarsan koy kim duruyorsa bir dakika belediyede kalmasına müsaade etmem. Gücün, aklın, yeteneğin yetmiyorsa çek git kardeşim.
Seçimlere kalmış 9 ay. İlçe merkezi inşaat alanı. Aynı şekilde diğer yerler yıkılmış, dökülmüş. Bunun planlamasını doğru zamanda yapamayan herkesin cezalandırması elzemdir. Nokta. Hiç de kıvırmaya gerek yoktur.
Akçaabat’ta güzel şeyler meydana gelecek lakin hem siyasi kanattan takoz hem de içerden takoz.
Elbette bir de kraldan çok kralcıları da buna ek yapıyoruz. Elindeki yetkiyi “üç günün beyliği de beyliktir” anlayışlıyla kullanan müdürlerin yarınlarını, akıbetlerini de merak etmiyor değilim.
Hasılı kelam diyeceğim şu ki çağa ayak uydurmayan her kim varsa acilen bulunduğu yerden el çektirilmelidir.
Bir diğer konuyu da yine gündem yapıp öyle kapatalım köşeyi.
Adliye binası yapılacak alanda çok güzel fasulye oldu; yemelere doyamazsınız. Mısırı da tam haşlamalık. Sonra Pulathane Bulvarı’na çıktım; orada lahanalar olmuş ama biraz kartladılar sanki. Yine de mısır yığması kullanarak ve biraz da fasulyeyi bolca katsan has yemek olur.
Adliye mi? Yok canım, henüz öyle bir niyetimiz yok, tarım yapıyoruz.
Pulathane Bulvarı mı? Yok canım, henüz değil, Güney Çevre Yolu’nu bekliyoruz.
Kalın sağlıcakla...
