Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 29.03.2024 12:51

DÜNYANIN CENNETİ NERESİ?

“Ben seni çok seviyorum.” “Nereden belli? Hiçbir dediğimi dinlemiyorsun, benim hatırım için bir şey yaptığını bana belli etmiyorsun. Senin için yaptıklarımı görmüyorsun, görüyorsan da bunu belli etmiyorsun. Ben senin beni sevdiğini nerden bileceğim?”


GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

 

“Dünyanın cenneti neresi?” diye sorsalar, “Sevildiğim, önemsendiğim, görüldüğüm, değer gördüğüm, duyulduğum ve birey olarak fark edildiğim yerdir.” derim.

“Çocuklarımıza cenneti nasıl anlatabiliriz?” diye bir soru sorulsa işte tam da “yukarıda yazdıklarımı uygulayarak” derim.

Çocuklarımız görünür olmak istiyorlar; sevilmek, saygı duyulmak, değerli olmak, önemsenmek ve bir birey olduklarını görmemizi istiyorlar. Haklılar mı? Evet, son derece haklılar. Çocuk sevildiğini hissetmek ister duymak ister onun varlığından haberdar olunduğunu bilmek ister.

Çocuklarımız ailemizin birer fertleri ve aynı çocuklar bizim geleceğimizin güvencesi.

Gelecekte ilerlemek ve büyümek istiyorsak, çocuklarımıza değerli olduklarını, görünür olduklarını, sevildiklerini ve onlara saygı duyulduğunu göstermeliyiz.

Geçen akşam beni çok etkileyen bir olay yaşadım.

Ben, her zaman şanslı olduğumu ve şansımın da farkında olduğumu söyler dururum. Geçen akşam, çok sevdiğim ve çocuklarımın abisi olarak gördüğüm ve Allah’ın izniyle ilk çocuğunu kısa bir süre sonra kucağına alacak olan Cengiz kardeşim ve sevgili eşi Tuğba ile iftar sonrası tatlı bir sohbete giriştik. Sohbette, yine şanslı olduğumu ve bu şansımın da ailemden kaynaklı olduğunu söyledim. Çocukluğumu ve genç kızlığımı yaşarken annemin ve babamın sevgilerini nasıl hissettiğim konusunda “saçlarım okşanmadan yataktan hiç kaldırılmadım” tespitiyle anlattım. Cengiz bana dönerek “Abla, sen şanslı değil çok şanslısın” dedi ve “Bizim buradaki kızlar hâlâ yataklarından ‘kalk bakayım ahırda inek, tarlada ekin seni bekler, daha ne yataysın’ diyerek kaldırılırlar.” Diye ekledi. O anda Allah’a bir kez daha şükrederek, benim şansıma sahip olmayan kızlarımıza ve kadınlarımıza dua ettim.

Şartlar ne olursa olsun, nasıl bir hayata gözümüzü açarsak açalım herkes sevecen ve mutlu bir şekilde yataktan kalkmayı, kaldırılmayı hak eder.

Çocuklarımızı ister okullarına uğurlamak için, isterse tarlaya ve ahıra yollamak için, şartlar ne olursa olsun sevgimizi göstererek yataklarından kaldıralım ki o çocuklar da ilerde ona ilk sevgi sözcüğü söyleyen kişilere kapılıp gitmesinler.

“Sevgi elle tutulup, gözle görülebilir mi?” diye sordu bir danışanım. 

“Duygularımızı ancak faaliyetlerimizle gösterebiliriz” dedim ve ekledim: Sana bakan gülen bir göz neyi anlatır? Bir buket çiçek veya bahçeden koparılmış bir papatya sana ne anlatır? Dumanı üzerinde tüten zevk aldığın bir yemek ikramı sana ne anlatır? Düştüğünde yardıma koşan kişi sana ne anlatır? Elindekileri taşımanda sana yardım eden kişi sana ne anlatır? Dışarı çıkacağınız anda ayakkabılarınızın boyanmış olduğunu görmek sana ne anlatır? Karşılaştığında gülen o güzel yüz sana ne anlatır? Bu soruları daha da çoğaltabiliriz.

Sahi bu sorulara sizler de cevap vermek isterseniz biraz düşünün; sevgi elle tutulup, gözle görülebilir mi?

Sevgiyle kalın, mutlu kalın