Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 26.01.2024 12:18

YARIYIL TATİLİ

Birçoğumuzun hatta her birimizin evinde yaşandı bu heyecan. Kimimiz anne-baba olarak, kimimiz aile büyüğü olarak yaşadık karne görme heyecanını. Bu günler hem çocuklara hem de büyüklere başka başka heyecanlar ve duygular yaşatır.


GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

 

Kimi çocuk başarılı bir karne getirmenin sevincini yaşarken, kimi çocuk ise zayıf notlu karne getirmenin buruk duygusuyla karşı karşıya geldi. Çocuklarımızın getirdiği karnelere bakarken lütfen başarının da başarısızlığın da sadece çocukların değil anne ve baba olarak bizlerin de olduğunu lütfen unutmayın.

Sevgili anne ve babalar, okul söyleşilerimde dikkatimi çeken en önemli husus çocuklarımızın yalnızlığı oldu. Bizler çocuklarımız ilkokula başladığı anda çocuklarımızın sayesinde sosyalleşerek okula olan bağımızı kesmemeye dikkat ettiğimiz halde, çocuklarımız büyüdükçe onları okullarda yalnız bıraktığımızın farkına varmalıyız. İlkokula hatta anaokuluna başlayan çocuklarımızı her fırsatta okuluna giderek takiplerini yaptığımız halde, ortaokula başlayan çocuklarımıza bu ilgi ve alakamız azalıyor, lisede ise bitiyor. Lisede okuyan çocuklarımızın ilgiye ihtiyacı olduğunu ve en çok onların toplantılarına katılmamız gerektiğini söylemeden geçemeyeceğim. Her katıldığınız toplantı, her okul hakkındaki aile sohbetleri çocuklarımıza “seni seviyorum, seni görüyor ve önemsiyorum, iyi ki benim çocuğumsun ve iyi ki senin büyüdüğünü bu kadar yakından izleyebiliyorum” mesajı vermektedir. Bu mesajlar da çocuğumuzun derslerine daha sağlam bir şekilde bağlanmasını sağlar. Başarının temeli ailenin çocuğuna verdiği sevgi ve ilgiden geçer.

İlkokul velileri çocuklarını hiç rahat bırakmıyorlar ve onların hayatlarına müdahale ederek çocuklarının özgüven kazanmasına da engel olmuş oluyorlar.

Sevgili anneler!.. Anneler diyorum çünkü okul bahçelerinde sık sık annelerle karşılaşıyorum. Mümkün olduğunca çocuklarımıza beslenme, sokak adabı, okul ve çevre yaşamı hakkında bilgilendirmeler yapalım. Çocuklarımıza birkaç gün okula giderken eşlik ettikten sonra onları kendi başlarına bırakalım. Sözlerimi yanlış anlamayın, siz yapmanız gerekeni yaptınız, onları bilgilendirdiniz, bırakın onlar ne yaparsa yapsınlar demiyorum. Onlar kendi başlarına kalsınlar da demiyorum. Şunu diyorum. Çocuklarımızın her biri bir birey ve biz onlar için uğraşmalıyız fakat onların yapması gerekenleri yapmamalıyız. Yani çocuğumuz ders çalışırken onlara destek olmalıyız, fakat onlar için o ödevi üstlenmemeliyiz.

Örnek verecek olursak, çocuklarımıza öğretmenleri tarafından verilen performans ödevlerini onların yapmalarını sağlamalıyız. Ödev yapmanın gerçekten zor bir görev olduğunu anladığımızı onlara söylemeliyiz, fakat ödevlerini kendilerinin yapması gerektiğini ve zorlandığında onlara yardımcı olabileceğimizi de göstermeliyiz.

Çanta hazırlamanın onların görevi olduğunu söylemeli ve çantasını hazırladıktan sonra kontrolünü de yapması gerektiğini hatırlatmalıyız. Onların yerine çantalarını hazırlamamalıyız ve kontrol etmemeliyiz. Ayrıca sağlıklı ve düzenli beslenme alışkanlığının ilkokul sıralarında edinildiğini bilmeliyiz ve öğretmenlerin beslenme saati için vermiş oldukları listenin dışarısına çıkmamalıyız. “Benim çocuğum o verilen listedeki hiçbir şeyi yemez, ona bunları yemesi için baskı uygulayamam” dememeliyiz ve her beslenme saatinde eline bir dürüm vesaire alıp okula koşmamalıyız. Bu beslenme sistemi hem sizin çocuğunuzun sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmesine engel olur, hem de o sıraları paylaştığı ve o dürümü getirmeyen annenin çocuğunu derinden yaralar.

Büyük kızım üçüncü sınıftaydı sanırım, bir gün yanıma gelerek, “anne yarın beslenme saatinde bana döner dürüm getirir misin lütfen” dedi. Ben de “topluluk içerisinde kokulu ve pahalı yiyecekleri yemek hem ayıp hem de alan var, alamayan var gücü yetmeyen arkadaşlarının canı çeker yazık günaha gireriz, çok canın çektiyse ben sana hafta sonu yediririm” dedim. Aynısını da yaptım, hafta sonu çocuğumu bir dönerciye götürdüm ve döneri geldiğinde pek de iştahlı olmadığını gördüm. Bunun üzerine neden yemediğini sorunca, şunları söyledi: “Anneciğim bu döner arkadaşlarımın annelerinin getirdiği döner gibi kokmuyor bile, onlar çok daha güzel kokan dönerler yiyorlar, sen bana diyorsun ki sana döner getirirsem yiyemeyenlere günah olur, peki bana günah değil mi?”

Sizce de benim kızıma günah değil mi? Duyarlı velilerin yetiştirdiği çocuklara günah değil mi? Karneleri güzel ve iyi çocuklar yetiştirmek istiyorsak, önceliğimiz çevresine duyarlı, günahı sevabı bilen, komşusu açken kendisi tok yatmayan, arkadaşının hakkını savunan ve malına göz koymayan, paylaşmayı bilen ve kurallara uyum sağlayan çocuklar yetiştirelim.

Sevgili ebeveynler, çocuklarımız bizlerin aynasıdır. Çocuklarımızı seviyor ve iyi insanlar olmalarını istiyorsak birer eğitim otoritesi olmayı bırakalım, okul kurallarını ve eğitim kadrolarında görevli öğretmenleri önemseyelim. Veli olarak bizlere mantıklı gelen kurallar olmasa dahi bunların sebeplerini ve nedenlerini araştırarak okul kurallarına karşı saygılı davranalım.

Sevgi ve sağlıkla kalın