Abbas YOLCU

Tarih: 28.10.2020 10:35

MEME OLAYI

Facebook Twitter Linked-in

 

MEME OLAYI

‘... Hepsi on sekiz yaşında, hepsi bakire, her ilişkiden sonra tekrardan bakire oluyolar. Ve Kur’an’da âyette geçer, bunu söylemekte hiçbir beis yok, hepsi tomurcuk memeli. Âyet…’

‘Şimdi ben bunu söyleyince “sen nasıl konuşuyosun?” Ulan, adam… yaa arkadaşlar (hi hi hi) ne gülüyonuz yaa, yalan mı? Kur’an’da âyet var. Tomurcuk memeli huriler diye. Bunu Kâbe imamı, Kâbe’nin karşısında okuyo. Bunu okumazsa namaz olmuyo. O, Kâbe’nin karşında okuyo, bişey olmuyo, ben burada okuyunca sapık oluyorum, anasını satıyim. Ne sapığı kardişim, olanı söylüyorum.’

‘Bir hurinin üstünde yetmiş kat elbise olacak, yetmiş kat. Ama hepsi şeffaf, hepsi ayrı ayrı renk ama. O kadar ince ki aynı sinek kanadı gibi, teni gözükecek, teni bembeyaz.’

‘Cennette yüz pazarları var, yüz. Yüz satılıyor, ama parayla değil. Hanım abla gidiyo burdan, katalogtan seçiyo abi…’

‘Bir huri, dünyaya tükürse dünya'daki bütün okyanuslar, denizler bal olur, tadından içilmez.’

Allah’ı anarken her seferinde Allah celle celâluhu yerine ‘Allah celle ce..’ şeklinde kısaltarak kelâmdan tasarruf eden  bir şahıs.

Hoca imiş.

Galiba din piyasasına yeni düştü. Veya eski ise de namına nam katışı yeni.

Kendisini ehl-i sünnet diye takdim ettikten sonra o da diğerleri gibi agoraya çıkmış olarak kendilerinden saymadıklarına kılıç sallıyor, ok atıyor, çamur atıyor, lâf atıyor, bozuk atıyor. Ama bunları atarken nezâket, ama üslûp, ama bilgi, ama ilim, ama irfân… hak getire.

O, sırtını bir yerlere dayadığını imâ eden şekilde sesleniyor, düşman bellediklerine.

O, şair, mütefekkir, muharrir ve hattâ müverrihin ifâde ettiği üzere bir ‘ham yobaz, kaba softa.’ Bir ‘ölü simsarı...’ 

Küstah ve pervasız.

Zira kendisi cennetten ve cennet nimetlerinden bahsederken bir pornografik veya en azından erotik film seyretmiş kişinin anlatım tarzını tercih etmesi, bulunduğu seviyenin bir göstergesi oluyor.

Bu, her haliyle önce ortadoğulu, sonra taşralı, sonra gecekondu paryası birinin kendisini kendisine benzeyen kişilere dinletebilmesi, üzerinde yaşadığı beldedeki topluluğun bedevîleştirilmiş topluluklardan biri olduğuna delil teşkil ediyor. 

Anlaşıldığı kadarıyla muma ileyh, Kur’an’ın bir başka dile çevrilmesine karşı çıkanlardan. Âmâ anlatımlarını Kur’an’ın aslından yapmıyor.

Dinleyicilerine ‘tomurcuk memeli’ hurilerden fasıl açıyor ama ‘tomurcuk memeli’ ifâdesi yerine ‘kevâibe etraben’ demiyor. Türk diliyle anlatıyor. Daha açık bir deyişle mealden fasıl geçiyor.

Diğer yandan bahsettiği cennet ni’metleri arasında ‘kevâibe etrâben’ ile birlikte ‘huri’ kelimesi bulunmuyor. Yani muma ileyhin hayaliyle yaşadığı ‘(hem)tomurcuk memeli (hem) huriler’ Kur’an’da yok. Yani otuz dört mealciden on dokuzuna göre ‘kevâibe etraben’, tomurcuk memeli demek iken geri kalan on beş mealciye göre ‘salkım salkım üzüm’ demek imiş. Ve huri kelimesi bu âyette yok imiş.

Bir başka husus, hurilerin yaşının on sekiz oluşu…

Yaş on sekiz. Memeler, hâlâ tomurcuk. Bir gâvur duysa ‘oh! my God, very small tits’ diyecektir, muhtemelen.

Belki dünyada durum aynı ama ortadoğuda meme üzerine epeyce hasbî tefekkürde bulunulduğu anlaşılıyor. ‘Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış / Yağmurun güllere yağdığı gibi’ dizeleriyle yani mısraları ile erkek egemen toplumların bastırılmış libidinal hassasiyetleri halk san’atı olarak dışa yansıtılıyor.

Veya ‘Dam üstünde un eler / Tombul tombul memeler / Memeler baş galdırmış / Kavuşmuyor düğmeler’ denilmiştir.

Bir başka halk san’atında ‘Goynunda memelerın/ Eruk tikeni (erik dikeni) gibi /Açılıp saçılmişun/ Gemi yelkeni gibi’ şeklinde teşbihat yapılmıştır.

Yetişmekte olan nesillerini bir şeyler üretmek, bir şeyler keşfetmek, bir şeyler icat etmek ve gayret göstermek, çalışmak, çabalamak yerine ulûfe ile beslenmek ve dolayısıyla ulu’l-emre bilâ kaydu’ş-şart itaati, yanında biati göklerden gelen bir haber diye zihinlere kazımanın akıbeti, bir takım hayaller kurmak, rüyalar görmek ve fantezilerle mutluluğu yakalamak arzusundan ibaret kalacaktır.

Muma ileyh, güya bütün benliğiyle reddettiği ama gölgesine sığındığı sosyal düzende hiçbir şey üretmeden tüketmenin hazzını yaşıyor. Bu hazlar içinde ömrünü tüketirken lâf olsun torba dolsun cinsinden ustûrelerden söz ederek ayak takımı indinde derin bilgilerle mücehhez bir ilim erbâbı imajı çizmeye çalışıyor.

Tabiî olarak hepsi, yüce efendilerinin sâyesinde.

Hamdolsun.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —