KÖŞE BUCAK
Mehmet Salih KÖSE
Eğitim Uzmanı
BİR BAYRAM SONRASI YAŞANMIŞLIKLAR
Sen, ben, biz... Hepimiz, aynı gemideyiz; çok doğru. Ancak birbirimizden farkımız mevkilerimiz. Kimimiz güvertede, kimimiz kazan dairesinde, kimimiz kamarada seyirde...
Neden mi böyle diyorum. İşte kanıtı geçirdiğimiz bayram. Kimi köyde, kimi tatilde. Kimi çifter çifter keserken kurbanı, kimi kurban eti bize de gelir mi diye fakirhanede beklemede. Yılların değişmez gerçeği bu.
Yollar tıklım tıklım araç. Kimi kurallara uymakta, kimi kuralları hiçe saymakta.Kısaca saygı duyanlar ve duymayan insanlar. Cebinde parası olan ceza nedir diyerek verip geçmekte, parası az olanlar ceza alınca üzülmekte.
Bayramların kutlama şekli var; yıllarca yapılıyor yanlış. Bakıyorsun yapanlara bir gemideki yolcular geliyor aklına. Dini vecibesini yerine getiren daha yanındaki arkadaşıyla bayramlaşmadan sarılıyor belindeki gümüş kabzalı silaha. Hava sıkıyor “tak..tak..tak”, mermi nereye düşecek umurunda bile değil. Amacı etrafa caka satmak, güç gösterisi, maganda özenmesi. Desinler parası var. Yolculuk birinci mevki. Bu yanlış adet bitmeli ve yetkililer bir çare bulmalı bu işe. Yoksa kurbanını kesmeden, insanlar kurban olacak.
Bir başka konu devlet elemanları uyarmalarına karşı, tedbir almalarına karşın hala kesilen kurban bağırsak ve işkembeleri derelere atılmakta. Çok çirkin manzara.Şükür ki kuvvetli bir yağmur yağdı da sürükledi denize.Ama şimdi de deniz kirli...
Bu bayramda dikkat ettim insanlar daha çok tükürüyorlar yerlere. Sigara izmaritleri çiçekler üzerinde, çöpler ulu orta bırakılmış caddeler. Bilhassa da modern addedilen Söğütlü Mahallesi’nde. Deniz kenarları çöp yığını. Manzara çirkin.
Gelelim dolmuşlara. Yine ağzına kadar tıka basa. Bazı sürücüler kibar, bazıları çok kaba. Ellerinde telefon. Trabzon Akçaabat arasında en az on defa konuşmakta. İhtar etsen ya laf işiteceksin veya dayak bile yersin. Düzeltilmeli. Onların da bağlı olduğu bir oda var. En son tedbir polisiye olmalı.
Dolmuştan bahsetmişken trafiğin yoğunluğundan da bahsedelim. Güvenlik şeridi ihlalleri, sorumsuz sollamalar, makas atmalar, yol yorgunluğu ile beklemede artan stres. Artık ihmal etmeye gerek yok. Çözüm Güney Çevre Yolu. Başka alternatif göstermek bu kentte ihanet. Hele sahili düşünmek aptalca bir fikir. Sahil için Trabzon Ticaret Borsası elinde Katar Devleti’nin yapmak istediği güzel bir proje var. Bakıp değerlendirilmeli. İleride bu proje sizlere tanıtılacak.
Bir başka sorun Akçaabat Pazarı. Sanki kadın mafyasının elinde. Trabzon'dan al domatesi, yağı, peyniri; Akçaabat peyniri, yağı, ürünü diye sat. Bilhassa da yumurta işi hayli geçerli. Halbuki Trabzon pazarının özelliği yerli ürün pazarı olması. Bu sahte satıcılığın önüne geçmeli zabıta. Kadınlar satacaksa pazar dışına çıkarılmalı. Bu da benim görüşüm.
Bu bayram benim için iyi geçmedi. Hastalandım. Acile gittim hastane önünde üst geçit. Hasta olanın çıkması zor. Geçici de olsa buraya bir yürüyen merdiven yapılamaz mı? Eğer ileride kaldırılırsa başka yerlere monte edilir. Hastalar da insan. Çıkamayınca dalıyor o bayram kalabalığında trafiğin arasına. Her an kazayla burun buruna... İnsan hayatı yürüyen merdivenden değerli.
Gelelim Devlet Hastanesi’nin aciline. Doktor soruyor “neyin var” diye. Anlatıyorsun. Susuyor. Sonra “ağzını aç”, “a de”. Tamam. Ne tansiyon ne tahlil, ne nabız, ne dinleme, Yaz üç çeşit ilaç. Eczacı diyor “şu ilacı kalp hastası olduğundan dolayı kullanmasın.” Ama yine de ilacı veriyor. Eve geliyorum bu ilacı hiç kullanmam gerekliğini okuyorum ve kullanmıyorum. Doğru özel hastaneye. Teşhis safra ve karaciğer sorunu. Devlet hastanelerinin dışı güzel ama bilhassa acillerinde sorun var.
Sakın söylemeyin her işe burnunu sokuyorsun diye. Güzeli de gördük bu bayramlar. Kim mi? Gelecek torun, yoldaki torun ve bütün masum, temiz çocuklar... Gelecekte daha güzel bayramlar yaşamanız dileğiyle. Sanki bunlar benim işim.
Güzel bayramlar duygulu insanlara, gerisi de kalsın duygusuzlara. Biz isteriz ki gemimiz güzel olsun.