KÖŞE BUCAK
Mehmet Salih KÖSE
Eğitim Uzmanı
İ S T E M İ Y O R U M , İ S T E M İ Y O R U Z
İstemiyorum; çok katlı gökyüzünü örten yüksek yüksek binalar görmek istemiyorum.
İstemiyorum; trafik kurallarına uyulmayan, kaldırımlarda dolmuş taksilerin olduğu, sürücülerin olur olmaz yerde korna çaldığı, dolmuşların ayakta yolcu aldığı, trafik görevlilerinin görevini yapmadığı, esnafın aracını iş yerinin önüne çektiği, şehir içinin otopark olarak satıldığı bir kent görmek istemiyorum.
İstemiyorum; denizin kirletildiği, çöplerin ulu orta yollara serpildiği, sokakların kirletildiği, yerlere insanların tükürdüğü, ağaçların ve çiçeklerin kırılıp koparıldığı, alt ve üst geçitlere çirkin sözlerin yazıldığı kentler istemiyorum.
İstemiyorum; esnafın müşteriyi kandırdığı, yalan söylediği, hijyene dikkat etmediği, nazik davranmadığı, kaldırımları işgal ettiği, esnafın karşı esnafı kötülediği, bilhassa bayan müşterilere ve öğrencilere başka gözle baktığı esnafları görmek istemiyorum.
İstemiyorum; imar kanunlarını deleceğim diye uğraşan ve yerel yönetimleri sıkıştıran mimar, mühendis görmek istemiyorum.
İstemiyorum, dedikoduyu şiar edinmiş, birbiri aleyhine konuşan, bilhassa uzanamadığı ete murdar diyen, çıkarı doğrultusunda konuşan, çalan çırpan, kul hakkı nedir diye düşünmeyen, yetim hakkı gözetmeyen insanlarla bir arada yaşamak istemiyorum.
İstemiyorum; hiç kendi yaptığı işlere bakmadan, yaptığı hatalı ve yanlış işleri görmeden, her şeyi yerel yönetimlere mal eden ve onları suçlayan art niyetli insanları duymak istemiyorum.
İstemiyorum; kentimin sorunlarını takip etmeyen, büyük projelere imza atmayan, sadece siyasi rozetleriyle sokakta çaka satan ister iktidar olsun ister muhalefet, işe yaramayan siyasi yöneticiler görmek istemiyorum.
İstemiyorum; sanata değer vermeyen, sanatçıyı korumayan, kentte sanatsal etkinlikleri hor gören, sanat adına hiçbir şey yapmayan, sanatı boş gören insanları tanımak istemiyorum.
İstemiyorum; milli günlerde kurumuna bir bayrak ve bir Atatürk posteri takmayan veya takmak istemeyen bürokratları bu kentte görmek istemiyorum.
İstemiyorum; doğayı tahrip eden, bilhassa yaylalarda doğal dokuyu bozan, izinsiz ev yapan, hayvanların otlaklarını çeviren, suları kirleten, ormanları kesen, kaçak kereste yapan, bahçe açan, bunlara göz yuman insanları duymak istemiyorum.
İstemiyorum; okullarda öğrenciyi döven, öğrenciyi sosyal ve kültürel, hayatın içine sokamayan, sosyal ve sportif faaliyetlere yer vermeyen, kurumunu benimsemeyen ve yeniliklere kapalı olan, halk oyunu, tiyatro, söyleşi, edebiyat, şiir, gezi, gözlem, drama ekipleri kurmayan okul yöneticileri görmek istemiyorum.
İstemiyorum; sınıfındaki öğrencisine ücretli ders veren, geceleri kapı kapı dolaşıp ücretli ders vermeye çalışan ama gündüzleri sınıfta hiçbir etkinlik yapmayan öğretmenleri görmek istemiyorum.
İstemiyorum; yönettiği kent sınırları içerisinde merdiven altı ana sınıflarını ve izinsiz kurs ve yurtları görmeyen yöneticilerin olmasını istemiyorum.
İstemiyorum; camilerde güzel ezan okuyamayan, cami içinde ayetlerin hakiki manasına güncelle örnekleyemeyen, sadece İslami korku üzerine kurgulayan din adamları dinlemek istemiyorum.
İstemiyorum: kılık kıyafeti düzgün olmayan öğretmen, din adamı, devlet memuru görmek istemiyorum.
İstemiyorum; bilinçsizce kendi ideolojisi doğrultusunda devlet büyüklerini, yerel yöneticileri eleştiren ve bu eleştiriyi hakaret seviyesine taşıyan art niyetli, düzenbaz ve çıkarcı insanlarla bir arada olmak istemiyorum.
İstemiyorum; kahvelerde, toplu yerlerde, dolmuşlarda argo konuşan, küfürlü konuşan genç yaşlı insan görmek istemiyorum.
İstemiyorum; telefonla konuşmasını bilmeyen, kitaba, dergiye ve gazeteye bakmayan, okumayan, hayatını telefona ve internete bağlayan insanları görmek istemiyorum.
İstemiyorum; sahillerde geceleri tiner koklayan, alkol alan, etrafa sataşan, silah atan, arabaları kuralsız kullanan, lastik bağırtan, düğün konvoyu yapan, yaylada, düğünde, dernekte silah atan insan istemiyorum.
İstemiyorum;, insanın insana, doğaya, hayvana kötülük yaptığını, kardeşçe ve dostça adil paylaşımca yaşama varken, sevginin atılarak yerine kin ve nefretin konulduğunu görmek istemiyorum.
Elim varmıyor; istemiyorum yanlışı, çirkinliği, kötü ruhlu kişileri, kimsenin malında mülkünde gözüm yok, istemiyorum. Yeter ki bu toplumda umut tükenmesin istiyorum. Her şey bitmemiş daha. Tükenmeden zaman, sadece dileğimi söylüyorum. Sular aksın, duru duru berrak, çeşmelerden. Kuş cıvıltıları dolaşsın tepemizde, eteklerimizde çeşit çeşit çiçekler. Değer kazansın unutulmuş yüce değerler. Herkese açılsın cennetin kapıları, her insan cennete hazırlanmalı. Çöller, yeşil bahçelere açsın kapılarını. Ayıklanmalı çürük elmalar. Kent dediğin evrensel olmalı. Şiirler, şarkılar tüm gönüllere dolmalı.
İstemiyorum; dönmeyelim viraneye, kaybettiklerimizi tekrar kazanma uğruna çabam. Boş verip geçmeyelim kötü işlerimizi. İstemiyorum; kötü olsun bir kişi. Dürüst olsun, doğru olsun, açık olsun. Bu kentte yaşayan her insan bizden olsun.
İstemiyorum; aldırmamayı, istemiyorum ben olmayı. Biz olalım buradan ve güzel yüzlü bizlerden. Hepimiz ama hepimiz beraber yürümeliyiz geçmişte kalan güzel izlerden... Biz biriz, yıllarca burada yaşayacağız. Çirkin bir kent, bir düzen olsun istemiyoruz... Ama düşünmeliyiz hepimiz, istemediğimiz işlerin kaçını yapıyoruz bilerek veya bilmeden... Toplumlar güzelleşmez, insanımız düzelmeden. Zaman çok hızlı geçiyor. Geç kalıyoruz sevmede. Sevmeliyiz önce vatanımızı, sonra insanımızı, doğayı, kurdu kuşu... Sevmeye vakit varken, bunca kin bunca nefret neden?
İstemiyorum, istemiyoruz sevgisizliği, ayrıştırmayı, çirkinliği, hukuksuzluğu, kentsel çirkinlikleri. Gökten daha geniştir insan beyni. Koyun içine sevgiyi ve sizi. Tutun sevginin mavisine. Her şey sevgiye, doğruya... Yol verilmemeli bu kentte çirkine, yanlışa. Sevgidir yaraşan bu kente, sevgiye ve doğruya dönsün yüzler. İsterim sevgi olsun içinizdeki alev. İsteriz bu kentin güzel türkülerini.