OKUMAK VE DÜŞÜNMEK
“Oku, yaradan rabbinin ismiyle, insanı bir alaktan yarattı. Oku ve senin rabbin sonsuz kerem sahibidir. Ki O, kalem ile öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti.” Alak 1-5.
Okumak, bir insan için en mucizevî dönüşümün anahtarıdır. Okumak insanı beşer çizgisinden ruhani atmosfere seyretmesine vesile kılan en yüce anahtar kavramlar ve kelimelerin içerisinde yer almaktadır. Bu kavramın dolaylı tümleci ise, bir o kadar önem arzetmektedir.
Neyi, nasıl ve ne şekilde okuyacağımız çok önemli bir hadisedir. Sevdiğimiz insanlarla oturup memleket meselelerini tartıştığımızda konu dönüp dolaşıp aynı kürkçü dükkânına çıkmaktadır. Okuyacağız ama neyi? İnsanımızın neye ihtiyacı var? Okumak yada düşünmek?
En büyük toplumsal problemlerimizin temel nedenlerini düşünüp tartıştığımızda sonucun eğitim seviyemizin kalitesizliğine çıktığını görmekteyiz. Sohbetinden feyiz aldığım bir diş hekimi arkadaşımın da dediği gibi: ‘’ Memleketimizin kültürel bir aydınlanmaya ihtiyacı var’’ Gerçekten de öyle bizlerin kültürel bir devrime ihtiyacı var.
Binalarımızı inşa ettik. Az yada çok yollarımız var, camilerimiz, evlerimiz, okullarımız, kamu binalarımız, spor komplekslerimiz var. Ya insanımız? Bizler insanımızı tam anlamıyla inşa ettik mi? Etmedik, edemedik. Bu durum toplumsal olarak bizleri anarşist bir duruma doğru götürmektedir. Cinnet geçirmekte olan bir toplum ve bir boşluk-ciddi bir bunalım: Kaos.
İlber Ortaylı hocanın altına imza koyacağım muazzam bir söyleşisi vardır. Kendisi Türkiye’nin en büyük probleminin eğitim problemi olduğunu savunmakta ve en temel sebeplerinden birinin eğitim müfredatını hazırlayanların eğitim seviyelerinin düşük olmasından kaynaklandığını söylemektedir. Gerçekten de öyle. Fin modeli, Maldiv modeli, Avrupa modeli felan filan. . Birkaç hafta içerisinde Milli Eğitim modelimiz şekilden şekil’e renkten renge girdi. Levent Kırca’nın skeçlerine döndük…
İşte, “oku ama neyi” bu kadar önemli bir meseledir. İnsanı ve zamanı okumak. Okuduğunu anlamak. Düşünmek ve davranmak. Gothe’nin dediği gibi “Düşünmek kolaydır, davranmak zordur.” Düşündüğün gibi davranmak ise en zordur’’
Son söz ünlü düşünür Ali Şeriati’den bir cümle ve fakirden bir dua olsun.
“Her yerde olan fakirlik açlık yada açıklık değildir. Fakirlik para ve altına sahip olamama değildir. Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur. Fakirlik, kağıt imha makinasında gazete parçalayan bir bıçaktır. Fakirlik arabanın camından dışarıya atılmış bir muz kabuğudur. Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir, fakirlik düşünmeden geçirilen bir gecedir.”
Cenab-ı Allah bu memlekete “koyunlaşmanın tarihçesini” kimseye yazdırmasın. Amin.
Selam ve muhabbetle...