11121,08%1,36
42,05% -0,01
48,46% -0,19
5417,43% 0,10
8896,83% -0,99
RİZE (AA) - Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, "Geçtiğimiz 23 yıllık süreç içerisinde Türkiye'de hak arama yollarının çeşitlendirilmesi noktasında çok önemli bir mesafe aldık." dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş himayesinde, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Ayrımcılığın Önlenmesi Alt Komisyonu ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi işbirliğinde, üniversitenin Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansta konuşan Yanık, insan onurunu merkeze alan, eşitlik ilkesini esas kabul eden bir anlayışla, yükseköğretim öğrencilerine yönelik ayrımcılığın önlenmesi konusunu ele almak üzere bir araya geldiklerini söyledi.
İnsan hakkı kavramının özünün, insan onuruna saygıdan doğduğunu hatırlatan Yanık, "Onur, insanın en temel varlık sebebi, bütün haklarında ortak paydasıdır. Bu hakların en temel güvencesi ise eşitlik ilkesidir." ifadesini kullandı.
Yanık, Anayasanın 10. maddesine göre herkesin kanun önünde eşit olduğunu dile getirerek, ayrıca 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nun, ayrımcılıkla mücadeleyi yalnızca bir hedef değil, bir kamu yükümlülüğü haline getirdiğini vurguladı.
Bu vizyonun yükseköğretim kurumları için önemine değinen Yanık, "Üniversitelerimiz, öğrencilerimizin kimliği, inancı, dili, ekonomik durumu ya da sağlık koşulları ne olursa olsun, eşit erişim, eşit fırsat ve eşit saygı ilkelerini güçlendirmek yönünde önemli adımlar atmalı, bu anlayışı kurumsal kültürlerinin merkezine yerleştirmek için çalışmalıdır." sözlerini sarf etti.
Derya Yanık, eşitliğin yalnızca aynı muameleyi görmek olmadığına işaret ederek, "Farklı koşullarda olan bireylere adil fırsatlar sunabilmektir. Çünkü gerçek eşitlik, farklılıklara rağmen aynı onuru, aynı imkanı herkese tanıyabilmektir. Bu anlamda eşitlik pasif bir duruş değil, bilakis aktif bir sorumluluk almayı gerektirir." diye konuştu.
Bu sorumlulukların ihmal edilmesi halinde toplumda nasıl derin yaralarınr açılabileceğini 28 Şubat sürecinin gösterdiğini ifade eden Yanık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1997 yılıdır, avukatlık ruhsat tarihim. 28 Şubat sürecinin başladığı dönemlerdir. Üniversite eğitimini sürdüren arkadaşlarımıza yardımcı olabilmek için genç avukatlar, üniversite kapılarında final ve vize zamanlarında, sınav zamanlarında beklerdik. Çünkü alınmazlardı sınava başörtüsünden dolayı. Başörtüsünden dolayı alınmadıkları kayıtlara geçilmediği için üniversite yönetimleri yok sayılarak, 'sınava girilmedi' sayılarak, öğrencinin sınav hakkı kullandırılmazdı. Dolayısıyla bizler de kapıda bekler o öğrenci 'sınava alınmadı' diye hazır tutanakları tutar, hangi sınav, hangi öğrenci, adı soyadı vesaire bilgileriyle beraber daha sonra dava hakkında, itiraz hakkını da kullanabilsin arkadaşlarımız diye sınavların kapısında nöbet tuttuğumuz günlerle başladık."
Türkiye'nin ayrımcılıkla mücadele noktasında nereden nereye geldiğini görmenin mümkün olduğunu belirten Yanık, "Geçtiğimiz 23 yıllık süreç içerisinde Türkiye'de hak arama yollarının çeşitlendirilmesi noktasında da çok önemli bir mesafe aldık. Bunun da özellikle bu vesileyle kayıtlara geçmesi gerektiğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
- "İnsan onurunun ışığında yol alıyorlar"
Derya Yanık, inancı, kimliği ve yaşam biçimi nedeniyle eğitim hakkından mahrum bırakılan insanların yaşadığı acıların hafızalarda olduğuna dikkati çekerek, "Bugün yükseköğretimde attığımız her adım, geçmişte yaşanan adaletsizliklerin izlerini silmeye hak, adalet ve eşitliğin sesinin duyulduğu bir eğitim iklimini güçlendirmeye devam ediyor. Üniversitelerimiz artık ayrımcılığın gölgesinde değil, insan onurunun ışığında yol alıyorlar." görüşünü paylaştı.
Yükseköğretim alanında ayrımcılıkla mücadelenin, sadece bireysel başvurularla sınırlı kalmaması gerektiğini kaydeden Yanık, şöyle devam etti:
"Üniversitelerde önleyici ve kurumsal politikalarla desteklenmelidir. Bu bakımdan bu konferansın özel bir anlam içerdiğini de doğrusu düşünüyorum. Erişilebilir kampüsler, adil burs ve barınma imkanları, şeffaf ölçme değerlendirme süreçleri ve etkili başvuru mekanizmaları, her öğrencinin temel hakkıdır. Eğitim hakkı, aynı zamanda insan onurunun korunması hakkıdır. Bu nedenle yükseköğretim, yalnızca bilgi üretim yeri değil, eşitlik ve insan hakları bilincinin beslendiği bir kültür alanı olmalıdır. Bugün burada hep birlikte, yükseköğretim kurumlarında ayrımcılığın her türlüsüne karşı sıfır tolerans anlayışını güçlendirme yönünde ortak bir irade sergiliyoruz."
Ayrımcılığın önlenmesi, eşitliğin güçlendirilmesi ve insan onuruna yakışır bir eğitim ortamının sağlanması için çalışmalar yaptıklarını aktaran Yanık, "Yasama, denetim ve farkındalık alanındaki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. Unutmayalım ki eşitlik yalnızca bir hukuk normu değil, toplumun vicdanıdır." dedi.
Yanık, öğrencilere tavsiyelerde bulunarak, "Öğrenmek gibi bir yükümlülüğümüz var. Dolayısıyla bu toprakların ürettiği insanlık adına değer yargılarını bugün insanlığa yeniden teklif edebilecek güce sahibiz." ifadesini kullandı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Ayrımcılığın Önlenmesi Alt Komisyonu Başkanı, AK Parti Rize Milletvekili Harun Mertoğlu ise çalışmanın Rize'den başlayıp tüm ülkeye yayılacak olmasından büyük gurur duyduğunu dile getirdi.
Eşitliğin sadece bir hukuk ilkesi olmadığını belirten Mertoğlu, "İnsan onuruna dayanan toplumsal bir sözleşmedir. Hukukumuz, cinsiyet, ırk, dil, din, mezhep, inanç, etnik köken, sağlık durumu, engellilik ve yaş dahil hiçbir temelde ayrımcılığa izin vermez. Üniversitelerimiz, bu ilkenin en somut şekilde hayat bulması gereken kurumlarımızdır. Meclis çalışmaları da burada büyük önem taşır." diye konuştu.
Eğitimde yapılan her ayrımın, yalnızca bireyi değil, toplumun geleceğini de eksilteceğini vurgulayan Mertoğlu, şunları kaydetti:
"O süreçte ekonomisiydi, siyasetiydi, birçok etkileri var ama en fazla etkilerin görüldüğü alanlardan bir tanesi eğitim hakkı oldu. Ancak milletimiz o karanlık günleri aşmayı bildi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde millet iradesi yeniden tecelli etti. Başörtüsü yasağı kalktı, katsayı adaletsizliği sona erdi. Gençler, inançları ve kimlikleriyle barışık bir şekilde okullarına geri döndü. Eğitim hakkının önündeki engeller birer birer kaldırıldı."
Konferansa, Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, komisyon üyesi milletvekilleri, Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Üyesi Dilek Ertürk, Kamu Denetçiliği Kurumu Kamu Denetçisi Abdullah Cengiz Makas, ÇAYKUR Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim ile öğrenciler katıldı.