GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM
Huzur KORKMAZ TOPAL
Yaşam Koçu
huzur06peri@gmail.com
Ben duruyordum fakat bütün dünya etrafımda dönüyordu. Saç diplerimden ayak parmaklarıma kadar ter içinde kalmıştım. Şimdi ne olacaktı, nasıl bu illetle savaşacaktım, savaşmalı mıydım? Bu savaşta kimler veya kim olacaktı yanımda? Onlar benim yanımda mı yoksa karşımda mı olacaklardı? Yanımda olsalar da karşıma geçseler de sevenlerimin hep canı yanacaktı. İyi ki mi demeliyim yoksa keşke mi demeliyim, bilemiyorum. Keşke o gün banyoda kendimi muayene etmeseydim mi demeliyim yoksa iyi ki muayene edip o küçük fakat endişe verici sertliği hissetmişim mi? Düşünce yumağının içerisinde sıkışıp kalmışlık yaşıyorum. Neden ben, neden benim başıma geldi? “Allah’ım sen beni koru. Bana güç ve sabır ver” ne yapmalıyım? Onunla hiç karşılaşmamış gibi yapıp hayatıma devam mı etmeliyim, yoksa onun varlığını öğrenmenin korkutucu heyecanını kabul edip savaşa mı başlamalıyım? Ne yapacağım ben şimdi? Nasıl başa çıkacağım bunca duyguyla? Ne düşünüp nasıl davranacağım? Mesela bu akşam yemekte mi çocuklarıma ve eşime anlatmalıyım? Hemen mi haber vermeli yoksa öncelikle kendimi mi bu duruma hazırlamalıyım? Hayatın dönemecinde hissediyorum kendimi. Öyle u dönüşü değil, sert, köşeli ve net bir dönüş olacak belli. Pardon, pardon doktor hanım kucağıma bir el bombası atıp gidiyor musunuz? Artık yalnız mıyım bu yolda? Nasıl karar vermeliyim, neye dikkat etmeliyim? Bu hastalıkla başa çıkacak gücüm yok, ne dersiniz yenecek miyim bu hastalığı, yoksa yoksa yenik mi çıkacağım bu maçtan? Neler düşünüyorum fark ettiniz mi, nasıl da türlü türlü mücadeleler geliyor aklıma? Belki, belki hiçbir hasar bırakmadan, tereyağından kıl çeker gibi kurtulacağım bu hastalıktan.
Bu sözler danışanlarımdan birine ait. İlk kez öğrendiğinde bu durumla başa çıkmak için eşinin yönlendirmesiyle beni buldu. Birlikte çalıştık, kabullendik öncelikle. İçimize iyice aldık duygularımızı, sardık sarmaladık düşüncelerimizi. Durduk, düşündük, eyleme geçtik. Birçok kara günün aydınlandığına birlikte şahitlik ettik. Kimi kara günü beyaza boyadık birlikte. Mücadelenin adını galibiyet koyduk, yenilgiyi hiç kabullenmedik. Her gün yeni bir gün olduğunu bilerek uyandık, her gecenin sabahı olduğunu bilerek uyduk sıcak yumuşacık yatağımızda.
Pazartesi günü telefonumda bilinmeyen bir numara gördüm. “Buyurunuz efendim”, diyerek açtım telefonumu, karşıdan oldukça naif ve güven veren bir ses tonu kendini tanıttı. “Merhaba, ben Doktor Pınar Aksoy, Akçaabat İlçe Sağlık Müdürlüğü Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) sorumlu hekimiyim.” dediğin de hemen beynimdeki düşünceler harekete geçti ve sağlık Bakanlığı’nın uyarılarına rağmen hala KETEM’e giderek kanser taraması yaptırmadığımı hatırladım. Neyse ki doktor Pınar Hanım bunun için değil başka bir bilgilendirme için aramış. Aramalarından duyduğum memnuniyeti sizlere aktarmadan geçemiyorum.
Doktor Pınar Aksoy güzel bir etkinliğin haberini vererek çevremizdeki tüm kadınların bu programa katılmalarının faydalarını bildirdi. Ben de bu etkinliği sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sevgili dostlar, her şey insanoğlu için derler ya, başımıza gelmeden ne yapacağımızı bilemeyiz. Fakat başımıza gelebilecek ne varsa bunlarla daha önceden tanışabilirsek hiç değilse önlem alabiliriz. Bilinçli olmak için, bilgilenmeye ihtiyacımız vardır.
Bu bilinçle meme kanseri hakkında farkındalığı arttırmak, vatandaşların bilinçlendirilmesi ve erken tanının önemini dikkat çekerek daha sağlıklı bir ortam yaratmak amacıyla, İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün düzenlediği program 17 Ekim Cuma günü saat 13.30’da Erol Günaydın Sanat Merkezi Salonu’nda gerçekleşecektir. Genel Cerrahi Uzmanları Prof. Dr. Faruk Aksoy ve Op. Dr. Ahmet YAZICI ile Onkoloji Uzmanı Dr. Ali Caner Özdöver’in konuşmacı olacakları konferansa her kadın katılmalıdır.
Benden söylemesi.
Sevgi, saygı ve nezaketle kalın.