AKÇAABAT’TAN
Cengiz Bölükbaşı
Tabii yaylanın yoğun olması, sağlık istasyonun bulunmaması nedeniyle geç müdahalenin de olduğu sebepler zincirinden ötürü Pınar’ı maalesef kaybettik. Okan kardeşim 2 çocuğuyla hayata tutunmaya azmediyor. Allah ona güç kuvvet versin. Çok zor bir iş. Hayatını baharında bir insanın ihmaller sonucu kaybedilmesi ise ayrı bir tartışma konusu.
Şimdi bu satırları okuyan ve anlayışı kıt bir zümre şöyle diyecek: “Sen Allah’tan daha iyi mi biliyorsun? Ömrü bitti ve öldü.” Evet, inançlı insan olmamız hasebiyle bu görüşe de katılıyorum ama “tedbiri siz alın takdiri Allah’a bırakın” seslenişi sizin de kulaklarınızda değil mi?
İlçe Jandarma Komutanlığı bir istasyon kuruyor Hıdırnebi’nin tam merkezine. Bu doğru bir girişimdi. Peki, yanına basit bir sağlık istasyonu kurulamaz mı? Neredeyse yazları 20 bin kişinin zaman zaman bir arada olduğu vakitler oluyor. Bir sülale toplantısı bile 3 bin kişi ile yapılıyor orada.
Yani demem o ki, milleti korkutmak meselesi olunca ormaniye, jandarma, polis, kolluk gibi aklınıza gelen her şeyi sevk edebildiğimiz yerde insanı yaşatmak için de aynı çabayı sarf etmek gerekmez mi?
Belirli aralıklarla ve yoğun zamanlarda bir ambulans ile orada hemen müdahale edilecek donanıma bir yerleşke kime, ne kadar zor gelir Allah aşkına.
Konuyu kolluktan açmışken gelelim Akçaabat’ın yine kronikleşen trafik sorununa. İlçenin siyasetçilerden ancak fotoroman kahramanı olur. Çünkü her fırsatta iktidar ve muhalefet yemekte ya da boş etkinliklerde bulunuyor ama kimse İçişleri Bakanına bu kentte polis eksiği var demiyor.
Niye? Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve hükümet bunları duyunca ağzınıza biber mi sürer? Tahtada ayağa kaldırıp tek ayak üstünde mi bekletir? Ne yapar ona bu şehirde güvenlik zafiyeti var deseniz?
Ben yazmaktan bıktım bunu okuyup utanmaktan bıkmayanlar var yahu. Hamam Çimeni Çraşısı’nın altında otopark var. Girişi çok faul. Mimari anlamda tam bir fecaat. Hatta rezillik fakat orada bir otopark var. Peki, araçlar nerede? Askerlik Şubesi’nin olduğu alanda ve mezarlık bölümünde. Neden? Çünkü bu memlekette zabıta ve polis yok. Bunu denetleyen, ceza yazan, yazacak olan irade yok.
Haa tabii ki cezai işleme tabi tutulanlar da var. Mesela arkasında kimse olmayana, sade yurttaşa, sesini çıkarmayana, işini doğru yapmaya çalışana elbette var...
Hasılı kelam diyeceğim mahkeme kararına rağmen yapılan Forum Trabzon’un kaçak yerleşkesini bilmeyen yoktur. Yıkıldı mı? Hayır. Yıkılabilir mi? Hayır. Peki, sen yaparsan ne olur? Cezaevinden mektuplar diye kitaba başlardın çoktan.
Mesel budur.
İyi haflar...
