Miraç Aydın

Tarih: 22.09.2025 13:42 Güncelleme: 22.09.2025 13:42

YAN PAS GERİ PAS

Nature Dergisi 2014 yılında yeni nesil üniversitelerin özelliklerini ele alan özel bir sayı yayınladı.


BİR KONU BİR KONUK

Prof. Dr. Miraç AYDIN*

Trabzon Üniversitesi Matematik ve Fen

Bilimleri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi 

 Bu sayının editör yazısında, üniversitelerin işlevleri, yani toplumun üniversiteden beklentileri, tarihsel bir perspektiften sunuldu.

İlk üniversitelerin ortaya çıktığı 11. yüzyılda, üniversite sadece öğretim ve burs sağlayan kurumdu. Derslerde Aristoteles ve Öklid’in kitapları okutulur ve tartışılırdı. Takip eden yüzyıllarda, özellikle Almanya ve İngiltere’de, üniversitelerin “öğretim” işlevine bir yenisi daha eklendi: araştırma.

Bugün geldiğimiz noktada, üniversitelerin Ar-Ge (araştırma) ve öğretim işlevlerine iki yeni misyon daha katıldı: topluma katkı sunmak ve ekonomik kalkınmaya, doğrudan gelir sağlayarak, destek vermek. Ne var ki, modern bir üniversitenin temel hedeflerini oluşturan bu dört misyondan araştırma, diğer üç misyonun lokomotifi rolündedir. Lokomotif güçlü değilse, vagonların sayısı ya da kalitesi ne olursa olsun tren hareket edemez. Zira lokomotifi güçlendirmeden katarları büyütmek ve gelişmesi için çaba sarf etmek, trene fayda değil zarar verir. Bunu bir spor kulübündeki futbol şubesinin diğer branşlara nazaran daha ön planda olmasına da benzetebilirsiniz. O halde, araştırma misyonunu layıkıyla yerine getiremeyen bir üniversitenin diğer işlevlerini yerine getirmesi, onu tam anlamıyla bir üniversite yapmaya yetmez.

Günümüzde, üniversitelerin araştırma misyonunun arka plana itilmesinden ziyade, araştırma kalitesinin ölçülmesi açık bir ihtiyaç olarak ortadadır. Kalite güvencesi araçları ve üniversite derecelendirme sistemleri bu ihtiyacı karşılamaktadır. Üniversitelerin temel işlevlerini gerçekleştirme düzeyleri, THE, QS, URAP, ShangaiRanking ve TÜBİTAK gibi ulusal ve uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından ölçülmekte; analiz sonuçları kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Yükseköğretim Kurulu’nun, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) aracılığıyla üniversitelerde yürüttüğü çalışmalarını ve çeşitli derneklerin akreditasyon faaliyetlerini bu minvalde değerlendirmek mümkün. Söz konusu çalışmalar, hem üniversiteleri rekabet ortamına sevk edip kalite yarışında teşvik etmekte hem de geleceğin iş gücünü oluşturacak bireylerin üniversite tercihlerini doğrudan etkilemektedir.

Öte yandan, Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesindeki bir araştırma laboratuvarı tarafından yayınlanan URAP’ın üniversite değerlendirme kriterleri de araştırma misyonunun diğerlerinin önünde olması gerektiğini açıkça göstermektedir. Her yıl TÜBİTAK’a bağlı ULAKBİM tarafından yayımlanan, ülkemizde milyon kişi başına düşen bilimsel yayın sayısı istatistikleri de nitelikli araştırmanın önemini gözler önüne sermektedir. 

Toplumun üniversitelerden beklentilerini karşılamak için dört işlevin dengeli bir şekilde yürütülmesi ve araştırma misyonunun öne çıkarılması son derece önemli. Günümüz dünyasında var olmak isteyen güçlü üniversiteler, kaliteli bilimsel araştırmaları yakından takip ediyor, elde ettikleri birikimi yeni araştırmalara dönüştürüyor, üniversitenin marka değerini oluşturuyor ve bunu sürdürülebilir hale getiriyor. 

Unutmamak gerekir ki, kalite standartlarını yakalayamamış dergilerde yayımlanan araştırmalar, üniversitelerin ilerlemesini sağlayamaz. Bir başka deyişle, yan pas ve geri paslarla topa sahip olma oranınızı artırabilirsiniz; ancak bu maçı kazanmanıza yetmez. Zira maçı kazanmak için gol veya goller atmalısınız. Ölçü son derece basit: WoS veya SCOPUS gibi veri tabanlarında yer alan dergilerde araştırmalar yayımlamak. ULAKBİM’in milyon kişi başına düşen yayın istatistiklerinde ve URAP’ın üniversite sıralamalarında yalnızca WoS’ta taranan dergilerdeki araştırmaların dikkate alındığı açıkça görülüyor. 

Bu durum, dünyanın önde gelen üniversitelerinin benimsediği ve takip ettiği önemli bir ölçüdür. Türkiye’deki araştırma üniversiteleri de bu hedefe ulaşmak için yoğun bir rekabet içindedir. Çünkü yeterli sayıda ve kalitede yayın üretemezlerse, “araştırma üniversitesi” unvanlarını kaybetmeleri; başka bir deyişle, ligden düşmeleri söz konusudur.

Üniversitelerin stratejik planlarında yer alan performans göstergeleri, hem hedeflerini hem de araştırma, öğretim, topluma katkı ve ekonomik kalkınma işlevlerine verdikleri önemi anlamamızı sağlar. Bir doktora dersinde, yapay zekâ ve çeşitli yazılımlar kullanarak lisansüstü öğrencilerle birlikte bazı üniversitelerin stratejik planlarını ve performans göstergelerini inceledik. Güvenirlik hesaplamalarını da kapsayan bir içerik analizi gerçekleştirdik.

İncelediğimiz üniversitelerde öğretim ve topluma katkı işlevlerinin öne çıktığını; araştırmanın ise geri planda kaldığını belirledik. Birçok üniversitenin performans göstergelerinde araştırma işlevine yönelik güçlü ve net hedeflerin olmadığını üzülerek gördük. Bir futbol takımını attığı goller ve kazandığı maçlar nasıl öne çıkarıyorsa, bir üniversitenin itibarını da akredite dergilerde yayımlanan araştırmalar yükseltir. Elbette projeler bu süreçte çok kıymetlidir. Ancak TÜBİTAK’tan alınan ve bütçesi iki milyon TL’yi aşan projelerin, WOS ya da SCOPUS veri tabanındaki dergilerde yayına dönüşmemesi; maçın ilk yarısını önde bitirip ikinci yarıda yediği gollerle maçı kaybeden bir takıma benzer. Araştırma çıktılarını güçlü dergilerde yayınla taçlandıramayan projeler, üniversitelerin araştırma misyonuna katkı sağlayamaz. O halde, dört işlevden araştırmaya öncelik verilmeli; WOS veya Scopus veri tabanlarında yer alan dergilerde araştırma yapmak teşvik edilmeli ve hem stratejik planlarda hem de göstergelerde net bir şekilde yer almalıdır.

* Michigan State Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi