Mert ZAFER

Tarih: 07.05.2024 12:31 Güncelleme: 07.05.2024 12:31

Adaletin Çığlığı: İçimde Yankılanan Adaletsizlik

Bugün kalemimi adaletsizliğin pençesine düşürecek olmanın ağırlığı altında buluyorum kendimi. Belki de, bu hissiyatın altında yatan neden, her gün karşılaştığımız adaletsizliklerin toplamıdır.


Hayat, ne yazık ki, adaletsizlikle dolu. Her köşe başında, her sokak arasında, her yürekte bir adaletsizlik hikayesi saklı.

Kimimiz, doğuştan gelen ayrıcalıklarla büyürken, kimimizse adil bir başlangıç için verdiği mücadelelerle yoğrulur. Kimimiz, işlediği suçun bedelini hafifletmek için çırpınırken, kimimizse haksız yere cezalandırılmış olmanın acısıyla sızlanır. Adalet, sanki seçici bir tanrıça gibi, bazen gözleri kör edecek kadar adaletli, bazen de kör edici bir biçimde adaletsiz olabilir.

Toplumun her kesiminde, adaletin yalnızca bir kelime olduğu, anlamının ise kişinin gücüyle, parasıyla veya statüsüyle şekillendiği bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Zenginler, kendi rüşvetlerini yaratırken, fakirler haksız yere suçlanır. Siyah tenli kardeşlerimizin omuzlarına daha ağır yükler yüklenirken, beyaz yakalılar suçlarını beyazlatmak için çeşitli kılıflara bürünür.

Adaletsizlik, sadece bireyler arasında değil, kurumlar arasında da mevcut. Hukuk, adil olması gereken bir kurumken, bazen iktidarın elinde sadece bir kılıç gibi sallanır. Ceza sistemi, yeniden eğitim ve rehabilite etme amacıyla değil, bazen sadece cezalandırma amacıyla kullanılır. Eğitim sistemi, fırsat eşitliği yerine sadece belirli bir sınıfın elindeki ayrıcalıkları pekiştirir.

Peki, bu adaletsizlik denizinde yüzen birey ne yapmalı? İşte burada, adalet için sesini yükseltmek, eşitliği savunmak ve herkes için adil bir dünya için mücadele etmek önem kazanıyor. Adaletin sağlanması için birlikte mücadele etmek, belki de en güçlü kalkandır. Her birimiz, adaletsizlikle mücadelede birer kahraman olabiliriz.

Belki de bu yazının sonunda, sadece bir kalem sallayan bir yazara dönüşür. Ama umudum, bu kelimelerin bir yerlerde bir kalpte adalet tohumlarını yeşertmesidir. Çünkü adalet, herkes içindir ve herkesin hakkıdır.

Unutmayalım, adaletsizlik karşısında sessiz kalmak, zulme ve haksızlığa ortak olmaktır. Adalet için konuşmak, adil bir dünya için adım atmaktır. Bu yolda yürümek, belki de en büyük erdemdir.