KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

SİSLİ BULVARDAN DEĞİL, DUMANLI DAĞLARDAN...

Yaz gelir insanları “tatili nerede geçirsem” diye bir telaş alır. Kimi insanlar sisli bulvarları kimi insanlar da dumanlı dağları sever. Ben dağları ve yaylaları mesken tuttum ve dumanlar altında haftalık yazımı yazıyorum.

Mavi bulutların ve çam ağaçlarının altından yazmak hem kolay hem de zor. Olaylara, yüksekten ve haftalık bakıyorsun. Her tarafın yeşil, taze çimenleri paylaşıyor kuzular kardeşçe. Hava kâh soğuk, kâh sıcak.

Günlük işler üzerine kalem oynatmaya gerek yok. Onları “yanar döner kalemler” her gün yazıyor. Hatta halkın derdini öyle bir yazarlar ki isterlerse karayı bile kızıla çevirirler. İşlerine gelince cadıları bile kalemleriyle beslerler. Biz ise hiç farkında olmadan sıcak göz yaşları içinde okuruz onları. Öyle kurnaz yazarlar ki, yeri gelince kardeşi kardeşe vurdururlar. İşte böyle oyun başladı Irak'ta ve Ege'de. Bu kirli oyunlar ne zaman bitecek?

Bu sabah uyandım. Haberlere baktıktan sonra kendi dünyama döndüm. Şu tatil anılarına daldım gittim. Benim de bir zamanlar sisler bulvarına düşmüştü yolum. Ama uzun yıllar önce. Biz de dolaşmıştık, Bodrum, Çeşme, Alaçatı, Fethiye, Ayvalık, Antalya, Datça... Şimdi tıklım tıklım sokakları izliyorum. Böyle insan yoğunluğunda nasıl tatil yapılır? Hadi gençler için bol eğlencenin ve zararlı içeceklerin bulunduğu sisler bulvarı var da böyle curcunada nasıl rahat eder yaşlılar?

Belki de hayal dünyası. Sisler bulvarı için yağma ediliyor kıyılar. Karadeniz'de de başladı böyle talan. Benim kentimde de kuma havlu atanlardan işgal parası alınıyor. Milli Emlak farkında olmalı. Sonra görevini yapan zabıtaya salla dur sosyal medyadan. Kıyılar senin babanın malı mı? Kimse sormaz, sormaya yürek ister.

Biz sisler bulvarına dönelim. Eğlence sonrası sıra gelir hesaba. Artık eğlence saatlerini deniz yeli alıp gitmiştir. Gelen hesap önce cüzdana dokunur sonra gelir yüreğe oturur. Akla takılı kalır renkli renkli ışıklar. Kısaca dostlar sisler bulvarı hem bedeni yorar hem de cüzdanı oyar. Ama o sınıf atlama duygusu yok mu? “Biz bu yaz tatilini şu sisli bulvarda geçirdik.” Bu sözün çevrenizde, mahallenizde havası var. Bir yıl boyu konuşulur. Tatil ile statü de atlanıyormuş. Ne cici anlayış değil mi?

Bir değil birileri var benim gibi. Yaz geldi mi mesken tutar dumanlı dağları. Dağların suni sisi yok ama doğal dumanı var. O dumanın da kendi hikayesi vardır içinde. Elektrogitar nağmesi yoktur, kaval tınısı vardır içinde. Her türkü doğaçlama. Duygu bizden. Hasret kokar.

Yanık yanık yayılır mavi göklere. Yeri gelir coşar, davul zurna olur dönüşür horona. An gelir kemençe olur seslenir sevgiliye. İçinde sevinç de vardır, hüzün de. Dağların dumanı doğal yaşamı anlatır insana; hem de bedavaya. Akşam serinliğinde hayaller düşer insana. Karşıdan duyduğun ses ne cazdır ne de rock... Duyduğun yanık türkü sendendir, sensin. Senin düzgün sesin özüne dönük, renkli yaşmaklı nineden. Öyle güzel ses ki rahatsız etmez kurdu kuşu, yankısı duyulur zaman sonra ya ormandan ya tepeden. Sen de bu duyguya kapılır testinden akan bir su gibi sevgiler gönderirsen sevdiklerine türkü olup.

Dumanlı dağlar benzemez sisler bulvarına. Dağlar sessizliktir. Duygu yüklü ve düşünceli. Orada yaşamak yapmacık duygu değildir. Rengi doğaldır, havası temiz. Dili yöreye göre. Orada statü yoktur, halk vardır. Gider, yaşar ve görürsen ruhun dinginlenir.

Benim önerimdir. Düşünelim, bir daha düşünelim...

Sisler bulvarı mı yoksa dumanlı dağlar mı?

Her gönül, kapısını bir şeye açar; benimkisi doğaya. Ama doğayı, çevreyi koruyalım ve kirletmeyelim. Orman vatandır. Dağları ve yaylaları kıyılarımız gibi talana açmayın.

 Bugünlerde aynı nakarat. Orman yangınları ve kıyıların yağmalanması. İklim krizleri var. Dünyayı çirkinleştirmeyelim.

Hepinize iyi haftalar.