KÖŞE BUCAK
Mehmet Salih KÖSE
Eğitim Uzmanı
MAHALLEMDE BİR KADIN
Mahallemde bir kadın!.. Kesme taşlı sofada güller arasında oturur. Geceleri yıldızları sayar. Dalar gözleri karşı yamaçlara. Karşıda ihtiyar zeytin ağaçları. Defne dalları arasında saklambaç oynayan karatavuklar, serçeler, Baharda öten guguk kuşu. Hadi başlasın ekinler.
Mahallemde bir kadın!.. Sonbaharda başının üzerinden geçen göçmen kuşlara bakar bakar da sanki bülbül olur gençlik şarkısını söyler.
Mahallemde yaşlı bir kadın!.. Konuşur fesleğen çiçeği ile. Sonra döner sorar ortancalara: “Susadınız mı?” Bakır tasla su döker. Bahçede nane, maydanoz kokuları. Leylak, sümbül, zambak. Hepsi kendine özgü, çiçeksi bir buyruk. Mahallemdeki kadın konuşur çiçeklerle. Kâh gelir şiirin ruhu ile dokunur onlara. Kâh gelir ince zayıf kemikli elleriyle sever, okşar hüzün bırakır çiçeksi köklere. Dudağında acı bir fırtına.
Mahallemdeki o kadın!.. Geçenlerde balkonda oturmuş, bir türkü tutturmuş eski günlere: “Üsküdar'a giderken bir mendil buldum, mendilimin içini lokum doldurdum.” Ben bu sesi duyunca düşündüm durdum. Burası Ortamahalle, Üsküdar’sa İstanbul'da. Demek ki mahallemdeki bu kadının ya İstanbul hasreti var veya gençlik yıllarında İstanbul'u görmüş.
Mahallemde bir kadın!.. Her geçeni sorgular. Hele de genç kızlar görünce “kimin kızısın” diye sorar. Yeri gelir öğüt verir, yeri gelir yanlışlıklara kızar.
Mahallemde bir kadın!.. Geçmiş günleri sayıklar. Issızdır evler, uykudadır balkonlar. Yağmur düşer çinko damlara tane tane. Bir şarkı çıkar. Bestekarı bilinmez.
Mahallemde bir kadın!.. Gençlik yıllarını anlatır. Kaybettiği eşi gelir aklına, gözyaşları damla damla düşer uduna. “Ah günler, güzel günler. Rahmetli udunu çalar, ben söylerdim.” der. “Bir daha o güzellikler gelir mi kapıma?” Bu soru karşısında bülbül susar, güller yasa durur. En yorgun nehir bile dolaşır düşer denizine. Ama insan bir defa kaybedince sevdiğini, düşeceği yer eski kaldırımlar ve daldığı derin düşünceler.
Mahallemde bir kadın!.. Zaman zaman başının üzerinden bir beyaz martı geçer. Anlatır ona denizin yakınlığını. Sonra uçar gider uzaklara. Ardında hüzün bırakır. Kadının göz boşluklarında hayaller yüzer.
Mahallemde bir kadın!.. Sanki içi bir yanardağ. Halbuki umut vardı her insanın yüreğinde. “Buraya kadar getirdim hayatımı. Yıllar yorgun ben yorgun, boşa mı geçti seneler.” Baksana mahallemde kurudu çeşmeler. Isırgan otları bitmiş sevdayı saran yerlerde. Ne ud sesi ne keman ne cümbüş. Ak saydık gençlikte, şimdi kara topluyoruz. Duyguların gidiş gelişi yoruyor bedenleri. Hayatın acı, gerçeklerin görüntüsü bu mahallede bu sokakta.
Mahallemde bir kadın!.. O da hâlâ seviyor şiiri. İkna eder okutursanız bir şiir, Cumhuriyet ile başlar Atatürk ile bitirir.
Mahallemde bir kadın!.. Işığa çok yakın. Gençliğin denizinde hayalleri ile yaşayan. Anıların sularında yüzer sokak sokak. Hayatın acı gerçeğini sürrealist bir bakışla bulursun gözlerinde.
Mahallemin çılgın bir annesidir o kadın. Elleri öpülesi. Bu mahallenin kültürü ve motifleriyle süslüdür sakin ve sessiz kadın. Her milli bayramda çocuk olur coşar, şiir söyler. Dinî bayramlarda bolca dua eder.
Yolunuz düşerse mahalleme, sakın aldanmayın mahallemdeki kadının sessizliğine. Halini, hatırını sorup sohbet edin. Çok güzel sözler duyacaksınız. Bir gülümsemesi vardır alevin bedelinde. Mahallede aradığınız o kültür, hâlâ o dilde, o kadında devam ediyor. Kaybolan bu güzel kültürü o kadının kelimelerinde duyunca insanın sol yanı acıyor ve içinde karıncalanma hissediyor. Mahalle kültürünü mahallemdeki kadının cümlelerinde özetleyebilirsiniz.
Mahallemde bir kadın!.. Hâlâ doğduğu bu toprakların güzelliğini ve havasını içinde taşıyor. Onu üzen de yavaş yavaş kaybolan bu güzel ağırlık. Karşısında dikilen taş kuleler. Bitirilen komşuluk. Kaybolan bir paylaşma kültürü. Estetikten, gülden, çevreden uzak gençlik.
Hatıraların peşinde yavaş yavaş yürüyen mahallemdeki kadın hâlâ o eski tutku içinde. Yürüyor eski sevdaların ve güzelliklerin peşine içten içten acı çekerek. Bu o mahallenin kültüründen mi yoksa toprağın özelliği mi veya Ortamahalle kanı mı, bilemem.
Yolunuz düşerse bu mahalleye bir yokuşun başında mutlaka rastlarsınız mahallemin kadınına. Sakın ha “Allah'ın garibi” diyerek geçmeyin. O, mahallenin kültürü ile dolu yürüyen bir kitabıdır. Bir bulut gibidir yağmurda, gün gelir güneş olur girer kültür dünyanıza.
O kadın dedelerimin yaşadığı Trabzon'un incisi Akçaabat Ortamahalle'de. Eski yıllardan beri ayakta kalan evler bir de böyle nadir insanları var. Mahallemin o küçük camisini de görmeden geçmeyin. Oturun bir kahve için ve bol bol sohbet edin. Üsten denize ve uzaktan Trabzon'a bakarak.
Bekleriz, Ortamahalle’ye gelin. Tam zamanı. Mahallemin ayrıca güzel çiçekleri, az da kalsa güzel insanları da var. Hele sabah vakti çiçek kokuları, kuş sesleri mest eder sizleri. Bir gül, leylak kokusu. Bir yağmur yağıyorsa damlara, hele de o kültürden gelen sohbet edecek bir insan tanımışsanız sohbetin güzelliğinden sırılsıklam olursunuz.
Lafa daldık. Yine uzattık. İyi haftalar.