Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 16.01.2018 10:10 Güncelleme: 16.01.2018 10:10

PEŞTAMAL


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 

PEŞTAMAL

Karadeniz’de kadın denilince akla emek gelir. Sonra peştamal. Bilhassa Trabzon Giresun, Rize ve Artvin’de peştamal kadının olmazsa olmazı. Her yörenin peştamal rengi ve deseni de farklı farlıdır. Mesela Rize’de genelde yeşil siyah peştamal kullanılır. Trabzon’un batısında kırmızı beyaz, siyah ve kırmızı çok kullanılan peştamal renkleridir.

Peştamal bir zamanlar Doğu Karadeniz’de önemli bir ticari sektördü. Bilhassa Çarşıbaşı ve Akçaabat’ın Çilekli, Korucu, Eskiköy, Karpınar köylerinde peştamal tezgâhları vardı. Kadınlar erkekler beraberce dokur ve toptancılara satarlardı. Ama son yıllarda bu ticari faaliyeti yürüten genelde Çarşıbaşı ilçemizdir.

Peştamalın faydaları çoktur. Çocuk eskiden doğunca peştamala sarılırdı. Peştamal bele sarılır, başa sarılanına keşan denir. Peştamal bele sarılıp bir kenarı hafifçe yukarı çekilip bele sokulunca etek olur. Bu etekte fasulye olur, salatalık olur karayemiş olur fındık olur, patlıcan olur, domates olur. Ucu yukarı çekilmiş peştamal bir kadının çıkınıdır. Sepet yerine sele yerine kullanılır. Hatta zaman zaman tütün bahçesine giden kadınlar kuru yiyeceklerini eteklerindeki peştamal içine koyar hem tütün kırar hem de karnını doyurur. Bilhassa Karayemiş toplamada, kokulu üzüm toplamada çok kullanışlıdır peştamal. Çünkü sepetle ağaca çıkmak ne kadar zorsa peştamalla çıkmak daha kolay.

Çok eski yıllarda naylon torba yokken insanlar peştamala doldururlardı hamsiyi ve öyle taşırlardı köylere. Daha sonra tahta kufalar ve tenekeler çıkınca hamsi peştamaldan çıkmıştır.

Peştamal çocuklar için çarşafta olmuştur. Peştemalden bohça da yapılırdı. Tarlada çalışan kadın yağmura tutulunca peştamalı belinden çözer alır başına ve yağmurdan korunur. Islanan insanlar peştamalla kurulanır. Cenaze yıkayan kadınlar ve erkekler peştamal sararlar bellerine.

Bir yere hediye getiriliyorsa ve bu hediye büyükse eteklenmiş peştamala konulur. Eğer hediye küçük çocuklara verilecek bir çiklet, sarı kurabiye ise peştamalın beline sokulurdu.

Peştamalın bir özelliği de yoksulluğu göstermemesidir. Altta yırtık elbise üzerine bağlanılınca eski ve yırtıklar görülmez.

Salı pazarına giden bir erkek köydeki eşine getireceği en büyük hediye ya bir peştamaldır veya bir keşan. Atkıyı daha çok kentliler kullanırlardı eskiden. Hatta kadınlar beyim bana yeni peştamal aldı diye bir birine nispet verirler. Peştamal üzerine dedikodular yapılır. Onun peştamalı eski benimkisi yeni, onun peştamalı kirli veya yırtık diye. Hatta bu konuda kavgalar bile olurdu köylerde. Peştamal hırsızlıkları için karakollara düşen insanlar olmuştur. Saç saca, baş başa kavga eden kadın, çoluk çocuk olmuştur.

Kadınlar köylerde eşlerine genelde adlarıyla hitap etmezler. Ya herif derlen veya “lan” derler. Peştamal eskimişse pazara giden eşine “Herif, herif peştamalım eridi gitti, gelirken bana bir peştamal al” derler. Adam almak istemez. Kadına daha dün almıştık der. Kadın baksana peştamala her tarafı kırk yama diye söylerler.

Bugün nostalji ve yöresel bir eşya olarak görülen peştamal. Eskiden bölgemizde kadınların en büyük ihtiyacıydı. Öyle anlar olmuştur ki yalvar yakar kocasına bir peştamal aldıramayan emekçi kadınlar yaşamıştır bu bölgede. Hatta bazı kadınlar o kadar çile çekmiş ve eziyetleri olmuştur ki ya kaynanalarından veya kocalarından. Bir başkasına dert yanarken, “Ah ah şu peştamalın kulağı var ya bir de dili olsa da konuşsa. Ben ağlarım gözyaşımı ona silerim. Çocuğum açlıktan ağlar onun gözyaşını bu peştamalla silerim.

Bir çilenin bir emeğin, bir kültürün, bir sevginin, bir aşkın tanıdığıdır peştamal. Karadeniz kadını denilince mutlaka peştamal olmalı belinde. Siz şimdi bakmayın gezginlerin, tuzu kuru olanların peştamalı süs olarak kullanmasına. Peştamal bir çilenin hüzünlü hikâyesidir. Kadının ise derdini döktüğü objedir peştamal Karadeniz’de...