KIRK AMBAR
Abbas Yolcu
ayenihaber@hotmail.com
"YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK"
Doğu Karadeniz’in sâkinlerinden bir ihtiyar, fizyolojik ihtiyaçların karşılanmasının tabiatın gereği olması gerçekliğinden hareketle “her ağuz, vidaminini alacak” dermiş, yeri ve zamanı geldikçe.
İhtiyar galiba doğru söylemiştir.
Vitamin eksikliğinin dışa vurumu gerilmek, gerginleşmek, başkalarının gerilmesine sebep olmak ve o başkalarına olur olmaz sebeplerden dolayı sataşmak şeklinde gözlemlenebiliyor.
Dolayısıyla gecekondu paryaları ve ayak takımı için fizyolojik ihtiyaçların karşılıklı giderilmesine yönelik olarak nikâh akdinden sonraki mucamaatın her türlüsünün yani “tarla niyetiyle sürümün”, ekip biçmenin her hangi bir mahzûru bulunmadığı biliniyor.
Bahsi edilen mes’eleye nisa taifesinden olan “yeşilbaşlı gövel ördek” de dâhildir.
Gerçi ördeklerin yeşilbaşlılarının dişil olmayıp, eril olduğu söyleniyor ise de burada bahsedilen yeşil baş ile bir erillik veya dişillik kastedilmeyip, daha çok görünüm üzerinde durulduğunun bilinmesi gerekiyor.
Bu yeşilbaşlı gövel ördek, sırtını sonradan türeme bir güce yasladığı için dişilliğine bakmaksızın barındığı kümesin horozluğuna niyetli görünüyor ve horozun ötüşünü taklit eder biçimde ötmeye çalışıyor.
Ama bir eksiği var. Her ne kadar eril tavırlarla muarızlarının üzerine yiğitçe gitmeye çalışsa da nihayetinde “ayakta işemeyi” beceremeyen bir canlı özelliğini taşıyor.
Yeşilbaşlı gövel ördek, kendisini egemen zannedenlerin gücünün gölgesinde varlığını devam ettiren bir zavallı olmasına rağmen, bu zavallılığını görmezden gelerek, sağa sola incitici biçimde saldırması, kendisini yiğit yapmıyor. Kahraman da yapmıyor. Entelektüel de yapmıyor. Güzel ahlâk sahibi de yapmıyor.
Başkalarına hakaret etmenin karşılığının hakaret görmek olduğunu anlamak istemiyor.
Kim bilir belki de başkalarıyla polemiğe girmenin, söz düellosunun akabinde bir daha konuşamayacak hale gelebileceğini de hesap etmiyor. Ve böyle durumlarda pervasızca davranan kişilerin eylemleri için “câhil cesareti” ta’biri kullanılıyor.
Anlaşılabildiği kadarıyla yeşilbaşlı gövel ördek, ihtiyacı olan vitamini alamıyor veya eksik alıyor. Ona vitamin sunacak olan veya sunan kişinin dünya işlerinin ağırlığı ve yoğunluğu ile oyalandığı anlaşılıyor. Ve vitamin sunumunda bir aksaklık yaşandığı ihtimali ortaya çıkıyor.
Bu arada nisa taifesi için fizyolojik hallerden birisi de o taifenin “mutada inkıyad üzere” hayz olmasıdır. Şeriat-ı garra-i ahmed-i mahmûd-ı Muhammediyyeye göre nisa taifesinin hayz halinin en az üç, en fazla on gün sürdüğü ilmihal kitaplarında yazılı bulunuyor.
Yine ilmihal kitaplarına göre hayz ârızasına ma’rûz kalan nisa taifesinin namaz kılamayacağı, oruç tutamayacağı, Kur’an-ı Kerîm okuyamayacağı, Kâbe’yi tavaf edemeyeceği ve “vidamin alamayacağı” beyan buyuruluyor. Yeşilbaşlı gövel ördeğin yaş itibariyle âyiselik durumu söz konusu olmadığı ihtimalinden hareketle hayz halinde âmirlerinden ma’zeret beyan ederek izin alıp, yazı yazmamasının kendi lehine olacağı tahmin ediliyor. Yani vitamin eksikliği yaşayabileceği birkaç günün fizyolojik yapı üzerinde meydana getireceği gerginleştirici durum, yeşilbaşlı gövel ördeğin asabî olmasına yol açabiliyor.
Ancak;
Azgın eşekler ülkesinde er kişiler için beyefendiliğin, nisa taifesi için hanımefendiliğin, görgünün, nezâketin, estetiğin bir değeri de bulunmuyor, bir anlamı da.
Mensubu bulunduklarını iddia ettikleri dinin üzerlerine yüklediği değerlerin yükü altında ezilmek, sorumluluk taşımak gibi bir endişelerinin olmadığı gözleniyor.
Kabalaşmanın, haddi aşmanın bedelinin kabalıkla karşılaşmak olduğunu yeşil başlı gövel ördek ile yakınında bulunanların ve onun zaaflarından faydalanarak onu agoraya ittirenlerin de hesap etmeleri gerekiyor.
Ve en mühimi nisa taifesinden birinin ağzını bozarak “mahalle karılığı” rolünü üstlenerek edebiyat anlamında edeb sınırlarını aşması inandığı değerlerle çatıştığını gösteriyor.
Yeşil başlı gövel ördeğin okuması kıt olduğu için kendisine kitaplarda yazılı olan bir takım ölçülerden bahsetmek elzem hâle geliyor.
Bu ölçülerden bir tanesi ümmetin büyüklerinden sayılan birisine ait olanıdır ve şöyledir:
“Din edepten ibârettir, edep ise ilâhî hududa riayettir.”
Yeşil başlılıkla dindar olunuyor ama insan olunamıyor.