KÖŞE BUCAK
Mehmet Salih KÖSE
Eğitim Uzmanı
O şair, ben sıradan bir insan. Soranlar olur bana ara sıra “Kime çekmiş Trabzon?” diye. Ben de şöyle cevap veririm: İstanbul gibisidir Trabzon. Hatta gibisi bile fazla.
Trabzon'un şu anki duruşuna bakma. Bak sularına, neler anlatır sana. Mahalle mahalle, sokak sokak. Girişinde yükselmiştir Ayasofya, durgun suya bakarak.
Trabzon insanı mutsuzmuş. İtibar etmeyin o laflara. Bir de gerçek Trabzonluya sor; bak ağzından çıkan güzel sözlere... Bu şehirde iç içedir zenginlik, yoksulluk, kırgınlık, sitem ve mutluluk. Didişmeden nezaketle otururlar bir köşede. Şunu da söylemeden geçersem yanlış olur: “Cama yaslanan yanak elbet ağlamak ister.”
Trabzon'u dinliyorum gözlerim hala açık. Gülüyor bana Yoros Burnu. Denize açılmış takalar. Trabzon denilince aklıma geliyor üç sözcük: Futbol, hamsi ve yaylalar. Akçaabat köftesini ve tereyağını, Vakfıkebir ekmeğini, Sürmene'nin bıçağını söylemezsem ayıp olur. Karalahana, kuymak Karadenizli olduğu her yerde var. Namı tutmuş Avrupa’yı. Hamsiköy sütlacı da has olur.
Bakıyorum batıya güzellik uykusuna yatmış Akçaabat. Daracık sokaklarda top oynayan, büyümek için sabırsızlanan çocuklar. Anlatıyorum hiç konuşmadan: Köfte yemeden, Ortamahalle'yi görmeden asla ayrılma Akçaabat'tan. Tepelere bak, sırtında güneşi taşır, Hıdırnebi Kayası. Sis içinde kalmıştır Karadağ.
Trabzon'u dinliyorum gözlerim açık. Bakıyorum denizle sohbete dalmış Değirmendere, Hacıbeşir, Kalanima deresi. Göçmen kuşlar, bıldırcınlar geçerken Trabzon'un tepesinden, bir şeyler fısıldar, bizim sırrını çözemediğimiz ilginç sözler.
Gurbette olanlar, her gece hayaliyle yaşar bu şehrin.
Kapalı göz, ne görecek ki şair? Açık gözle Trabzon'a bak. Trabzon'u dinle. Mevsim baharsa eğer üzerinde serili yeşil bir yorgan, sonbaharda kızamık çıkarır. Vargit der çobana yayla çiçekleri.
Trabzon fındığın, çayın, sebzenin, tütünün yeridir. Elma sakin ve sessiz durur Yomra'da, kiraz çok konuşur Mersin'de, Kirazlık'ta. Kokulu üzümün ve Kara yemişin yeri ayrıdır burada; çünkü hiç inmemişlerdir şehre. İncir kâh şehirde kâh köyde. Dut hala çarşaflara silkelenir.
Trabzonspor ile Sebat Gençlik yenilince, kendi yasını tutar bu şehir. Bu şehir, maçta kaçan gollere ve bir de Filistin'de, Gazze'de ölürken çocuklar çok çok üzülür.
Her şehirde dengesi bozulmuş insanlar olur, sallanarak yürür. Yalnız Trabzon insanı, düştüğü yerden tekrar kalkmasını da bilir. Bakma zaman zaman o sekerek yürümesine. Bu bir şeyi anlatmak içindir. “Bu dünya hem geçici hem de güzeldir. Bu yerde misafiriz.” der gibi bir yürümedir bu.
Trabzon'u dinliyorum gözlerim açık. Bu güzelliği görmeye ömür yetmiyor. Zaman dur...
Hayat ne kadar sert vursa da yumruklarını; yılmayalım, omuz omuza yürüyelim. Bu şehrin şarkılarını, türkülerini söyleyelim. Horon oynar gibi birleşsin ellerimiz. Gülsün yüzümüz. İnsanı yoruyor bizi anlatmayan türküler, şarkılar. Bunu en güzel anlatır ve söylerdi rahmetli Volkan Konak.
Trabzon'u dinliyorum gözlerim açık. Yine akşam oldu, olmasa iyiydi. Yoros başlarında günün sonuna gelen güneş bana el sallayarak gitti. Üzüldüm yanan suyun adına. Rüzgâra tutunmuş takalar koşarak indi Faroz'a. Akçaabat'ı sardı köfte kokusu. Ben, Akçaabat rıhtımında uzaklardan sevgi taşıyan gemiyi gözlüyorum. Yine tepemde kusursuz kuşlar uçuyor.
Limana gelen turistler, gözleri kapalı Trabzon'u dinleyemez ki. Serin sulardan evlerine döner balıkçılar, hele bu mevsim çok mutlular.
Kovulmadan, güzel günlerin kapısından, gel de bu şehri, gözlerin açık dinle. Gör ve şükret Allah’a, ne güzel bir şehir yaptı ve bıraktı bizlere.
Seni düşününce yanardağlar patlar içimde ey güzel şehir. Çünkü senin içinde çok çok sevdiklerim var. Birisinin adı Gülce, diğeri Gökçe, bir diğeri var Ahsen Dila, sonra Kaan Hakkı ve Mehmet Alp. Böyle torunları olan, nasıl bu şehri gözleri kapalı dinler? İstanbul, doğrudur şu günlerde gözleri kapalı olarak dinlenecek şehir. Trabzon ve Akçaabat asla gözler kapalı dinlenemez. Hala yayılır Moloz'da Rüştü'nün fırından çıkan ekmek, peynirli kokusu.
Dünya gözüyle bakarsan çok şeyler görürsün bu şehirde. Bu şehirde hâlâ güller açar, saksılar pencere kenarlarını süsler, sokaklara yayılır karanfil kokusu. Hasır bilezik örer kızlar, iki ters bir düz örer kadınlar.
İstanbul'u değil kendi şehrimi dinliyorum; yalnız gözlerim açık. Aklıma bir de sizler geliyorsunuz dostlar, sevdiklerim ve güzel insanlar...