Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 29.09.2023 12:16

GÖRGÜLÜ KUŞLAR GÖRDÜKLERİNİ SUNAR

Geçen hafta beni ziyadesiyle rahatsız eden birkaç olay oldu; onları sizle paylaşmak istiyorum. Ben çok fazla toplu taşıt kullanmam.


GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

 

Ama her kullandığımda da senelerden beri aynı eksiklikleri, aynı hataları görmekten artık yoruldum. Gerçekten yoruldum. Yaklaşık 35 sene oldu ben Trabzon'a geleli ve hâlâ aynı konularla konuşmaktan artık dilimde tüy bitti.  

Bir de diyoruz ki biz bu şehri güzelleştiriyoruz, biz bu şehre bir şeyler katıyoruz, biz bu şehre turist bekliyoruz, biz bu şehrin sevilmesini, gezilip görülmesini istiyoruz.

Olmaz kardeşim, olmaz. Karşındaki insana sevgi göstermeyi öğrenmeden, karşıdaki insana değer vermeyi öğrenmeden, karşıdaki insana saygılı davranmayı öğrenmeden asla ve asla senin istediğin hiçbir şey olmaz.

Biz evden çıktığımızda, tam o kapıdan adımımızı attığımız andan itibaren sokakta nasıl yürümemiz gerektiğini bilmiyorsak, karşılaştığımız insanlara nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyorsak, bir araca binmek için ne yapmamız gerektiğini bilmiyorsak, araçta ne şekilde seyahat edeceğimizi bilmiyorsak, araçtan inmek için ne yapmamız gerektiğini bilmiyorsak biz bir şekilde eksik yaşıyoruz demektir. 

Biz insanlar toplumda yaşıyoruz. Toplum kurallarına uymalıyız, toplumdaki kuralların neler olduğunu bilmeliyiz.

Sevgili okurlar! Geçen hafta bir Trabzon seyahati gerçekleştirdim. Öncelikle ikinci hat için teşekkür ediyoruz. Çok önemliydi gerçekten ama şunu söylemek istiyorum ki ikinci hatta çalışan şoförlerimiz maalesef çok mutlu değiller. Neden mi? Sabah saatlerinde ve günün belli saatlerinde yoğunluk oluyormuş ama onun dışında yoğunluk olmuyormuş. O yüzden biz Akçaabat'tan bindiğimizde de Söğütlü’den binecek olduğumuzda da mutlaka ve mutlaka tepemizde birkaç kişiyle seyahat etmek zorundayız. Neden mi? Çünkü, yol masrafı başka şekilde karşılanmıyormuş. Benzin zamları şoför arkadaşlarımızı canından bezdirmiş. Oysa ki son zamlardan önce deniliyordu ki; “Zamlı tarife bizleri rahatlatacak, hem kalkış saatleri 10 dakikada bire düşecek, hem de ayakta yolcu almamıza gerek kalmayacak.”

Sevgili şoför kardeşlerim, biz yolcular da bıktık usandık bu tarife zamlarından. Ayakta gitmek de hiç kolay değil. Bu durum oturan yolcular için de bir rezillik. Yasaklar delinmek için değil, uyulmak içindir. Kurallara uymak vatandaşlık görevimizdir. 

* * *

Gelelim başka bir soruna, Yolda yürümek meziyet işidir. Yolda yürürken etrafına dikkat edeceksin, zarar vermeyeceksin, karşıdan gelen insanlara vurmayacaksın, çarpmayacaksın, onlarla olan göz temaslarına dikkat edeceksin. Dedim ya, yolda yürümek meziyet işidir.

Bir grup vatandaş Arap turistlerden rahatsız oluyor, bir grup vatandaş insanların yürümelerinden rahatsız oluyor, bir grup vatandaş kendi söylediği sözleri duymuyor, ağzından çıkan küfrün biri bin para.

Nereye gidiyoruz arkadaşlar, toplum olarak nereye gidiyoruz? Allah aşkına bir bakın kendinize sabah evden çıkarken saçınıza başınıza baktığınız gibi bir de hareketlerinize bakın, toplumdaki duruşunuza bakın, toplumdaki yerinizi bir gözden geçirin, neyi ne şekilde nerede yapmanız gerektiğini bir öğrenin lütfen.

Sokakta yürümeyi hallettik sayalım ondan sonra da bir kafeye ya da bir restorana giriyorsunuz. Bu gittiğiniz restorandaki insanların size olan saygısızca vücut dillerine maruz kalıyorsunuz. O yetmiyormuş gibi servislerindeki eksiklikleri onlara söylediğiniz zaman aldığınız cevap oldukça kaba. 

Peki, bir de resmi dairelere gittiğimizde karşılanmalarımıza bakın. Ben resmi daireleri kendi evim olarak görüyorum. Burası benim. Evime girerken, evimden çıkarken kendimi güvende hissetmeliyim, kendimi iyi hissetmedim, bunun için de güzel bir şekilde karşılanmalıyım, karşılandığım yerde rahat bir şekilde hareket etmeliyim. Yani sizin anlayacağınız “ne var”, “niye geldin”, “neyi soracaksın teyze” denmesinden nefret ediyorum. 

Sevgili gençler! Yeni işe girmiş, birkaç senesini iş yerinde çürütmüş olan güzel insanlar, karşınıza gelen vatandaş sizin teyzeniz, anneanneniz, babaanneniz ya da amcanız, dayınız, dedeniz yaşında olabilir; bunda hiçbir mahsur yok ama o insanlar sizinle hiçbir şekilde kan bağı taşımıyorlar. Kan bağları olmadığı gibi can bağları da yok yani ilk defa görmüşsünüz onları. İlk defa gördüğünüz bir insana söylemeniz gereken şey teyze, amca, dayı, hala değil “buyurun, neyi arzu edersiniz”, “size nasıl yardımcı olabilirim” gibi cümleler kullanmanızı rica ve tavsiye ediyorum.

Bu haftalık bu kadar diyelim. Bundan sonraki haftalarda da gene kişisel ilişkiler hakkında birkaç cümle yazacağım. Kendinize iyi bakın, sevgi ve saygıyla kalın.