KÖŞE BUCAK
Mehmet Salih KÖSE
Eğitim Uzmanı
Düşündüm de aklıma düşenlerin çoğu bizim meslekten. Yani öğretmen. Çok eski olanlar, çok iyi tanır onları. Zamanı gelince bırakıp da gittiler, öğrencilerini ve kitaplarını. Şimdi kaç öğrenci hatırlar o güzel öğretmenleri.
Düşündüm de yad etmek geldi içimden.
Mesela ben okula gitmeden bahsederlerdi Harun öğretmenden. Muhlis Kazancı öğretmenden. Okula atla giderdiler. Çok da şık giyerdiler. Çocuk gözümle görmüştüm at üzerinde Fevzi Paşa İlkokulu yolunda bu öğretmenleri.
Daha kimler vardı ki Fevzi Paşa İlkokulu’nda. Benim öğretmenlerim Cemal Durgun ve Türkan Dumanoğlu. Koşardık yollarına çantalarını taşımak için. Şarkı gibi gelirdi bize "günaydın çocuklar" demeleri. Hele de Andımızı söyletmek için çıkarmışlarsa bizi merdivenin başına. Anlata anlata bitiremezdik o günkü sevinci.
Salih Zeki Değirmencioğlu vardı Orta Mahalle çocuğu. Sonra Mustafa Elmas. İsmail Timurcu, Kebire Öğretmen. Hepsine Orta Mahalle açmıştı kucak. Merkez İlkokulunda Zekeriya Kaynar, Mahmut Celal İnal, Osman Özlü, Neşat Çakır, İdris Kukul, Şükrü Saltoğlu Bahadır Öğretmen, Mustafa Eksert, belki de çoğu akrabanız olur. Belki de tanıdık gelmiştir size yakın tarihte vefat eden Haydar Kenan Gedikoğlu, Aydın Berberoğlu, Ramazan Tokgöz, Ekrem Yardım, Nizam ve Kemal Dilaver kardeşler. Nazmiye Erbay.
Futbol hastasıydı Malatyalı ama Akçaabatlı olmuş Mehmet Hanefi Gürcü, İsmet Sümer, Bilal Akgönen.
Yakın zamanda ayrıldı aramızda Muhacir Ahmet'in oğlu Muharrem Sevdin.
Ülkü yolunda savaşan Şemsettin Gedikli, Hüsnü Sevim, Selahattin Sevim'i Hasan Sivrikaya’yı unuttum sanmayın. Hep sevgiden bahseden Fıtnat Kolaylı vardı arkadaşımız. Ne kazanırsan kazan helalinden kazan derdi müdürümüz Ahmet Kukul, Yüksel Eyüpoğlu. Çok demokrat davranırdı İngilizce öğretmenimiz Nazmi Uzunali. Bir öğretmenimiz vardı biz ona derdik Tonyalı Hasan Güney. Kemanı dertli çalardı Nurettin Özmen, udun teline nazik dokunurdu eli Uzunali'nin. Hiç öğrenciyi ayırmazdı, zengin yoksul diye Emin Balta. Barıştan, birleştirmeden yana tavır koyardı Cavit Bostan. Kendine göre kötü hakem sayılmazdı Akçakale'nin müdürü Yaşar Yılmaz. Trabzon spor sevdasına kazada ölmüştü Mersin Okulu’ndan Osman Köse. Ölümü de sessizce oldu Bahattin Cihanoğlu'nun,
Göçüp giden öğretmen listemiz çok uzun. Hatırladıklarımız var ismini unuttuklarımız da. Mesela benim sülalemden Şükrü Köse'yi, Abbas Köse'yi az kalsın unutuyordum. Bir de Çınarlık’ta bir öğretmen vardı Celal Mısır. Hala kulaklarımda kemanın tınısı Salacık’tan Nihat Özmen Hoca’nın. En güzel öğretmen marşını bir o söylerdi bir de Darıca'da Hüseyin Ertuğrul Hoca. Bir de müdürleri vardı Türköz Kuruçelik. Az kalsın unutuyordum Eşref Gedikli Hoca’yı, Yunus Hocayı. Sazıyla Yusuf Kazaz, gülümsemesiyle Lütfü Öztürk.
Kimileri genç gitti, kimileri bir ömür tüketti. Genç gidenlerden sınıf arkadaşlarım vardı, Suat, Zeki, Kahraman, Engin, İmamoğlu, Asiye Karsan, Şakir Bali. Marka isimlerdi Bener Cordan, Can Bali, Rasım Şimşek, Burhanettin Tüzün Ahmet Kukul, Kemal Ülker ve Sait Gürsoy Hoca.
Ne güzel fizik dersi anlatırdı Kaymakamın eşi Afife Ayberk Hoca. Çok çizim yapardı Çok yakın zamanda giden Kemal Kıran Hoca. Belki de resimleri yarım kalmıştır çalışma ofisinde. Sanata ince dokunuşlar yaptı da gitti Osman Zeki Demirkale, Mustafa Malkoç.
Düşündüm de. Aklıma gelmedi birçok sevdiğim isim. Mesela iyi bir eğitimciydi sonra siyasetçi oldu Avni Akyol. Kaç kişi bilir Nihal Atsız’ın öğretmen olduğunu. Uzaklara gidersek Tevfik Fikret deriz. Sonra “Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” şiirinin yazarı Arif Nihat Asya. Nihat Sami Banarlı. İlk müdürüm oldu Hayrettin Gürsoy. Çiğdem Alp ve eşi. Döndü Melahat. Tam bir öğretmen Nihal Ebeliköse.
Azrail her yerde nedense arar bulur güzel, iyi yürekli öğretmenleri. Mesele doktor yetiştirmiştir Yaşar Beşli. Ruhsal bunalım geçirerek bir salı günü intihar ermişti Kemal Hoca. Değirmende öğretmenlik yapmıştı Şermin Çıtlak. Söğütlü de uzun zaman görev yaptı Hasan Uzun. Çantası elinden düşmedi Aydın Özdemir in
Çok genç yaşta benden bu kadar dedi Selami Kamçı.
Düşündüm de... Her şehre bir öğretmen abidesi dikilmeli. Zamanında ben düşündüm ama imkansızlıklar nedeni ile başaramadım.
Dışarıda hafif yağıyor yağmur. De bana yağmur kendin dilince, isimlerini unuttuğum vefat eden öğretmenlerim bana kızar mı? Ben o isimsizlere bir dua okudum bu yazıyı yazarken.
Gerçi öğretmenin laflarla işi olmaz, onlar sadece ışık saçar. Yağmur gibi bereketli, genç beyinlere hava gibi nüfuz eder.
"Öğretmen" ismi bir tohum gibi girmişse kalbe hep ışığa dönük olur o kalpten çıkmaz.
Ruhu şad olsun öğretmenlerimin. Bu kadar yeter. Öğretmenlik bilim yolunda yürümek insanı sevmektir.