KÖŞE BUCAK
Mehmet Salih KÖSE
Eğitim Uzmanı
Unutulmuş annelerin evi gibi gördükleri odalarında çok beklediler gelecek insanları. Kimi geldi, kiminin hiç de arayan soranı olmadı.
Biz, Kent Konseyi olarak oradaydık. Orada demişsek çoğu insanımızın pek de uğramadığı, hatta bilmediği bir yerde; Yıldızlı'nın tepesindeki Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün yaşlı bakım evinde. Bizim orada yalnız başına kalan annelerimizi mutluymuş gibi gördüğümüz yerde. Havada sis, gözlerde nem.
Önce o annelerin kedileri karşıladı bizi. Bir anne kedi, üşüyor diye diliyle yaladı yavrusunu. Belki de bu bizim bilmediğimiz sevgiydi. Kedi deme o da bir anne.
Sonra anneleri gördük yalnız. Yaşlı anneler. Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Orada çalışan 130'a yakın insan var. Hepsi de işine bağlı, gayet sevecen. Hoş görülü, özverili. Dert dinleyen, sorun çözen insanlar.
Bizim bilmediğimiz, bir kere uğramadığımız ve orada yaşayan insanlarla dertleşmediğimiz yerde, o güzel insanlar, bizleri heyecanla bekliyormuş. Bu durumu gözlerinden fark ettim. Yalnız bir insanın hatırlanması, sevinç verir böyle yaşlı insanlara. Üstelik de onların hepsi anne.
Öyle yalnız anneler ki yanına gelmeyen yakınlarını, evlatlarını rüyalarında beklerler. Belki de “kimsen gelmedi” sözünü duymamak için en çok uykuyu seviyorlar. Saati kurmuyorlar, zaman geçmesin diye. Uyandıklarında tek dostları köşede asılı duran televizyon, odalarında büyüttükleri bir çiçek, bir de sahiplendikleri kedileri var.
Bir Anneler Günü, orada kalan yalnız annelerin kaderleri gibi sis çöktü tepelere. Bu manzaraya bakınca, bir de o yalnız anneleri görünce insan çaresizliği öğreniyor. İşte o an, onların burası tek sığınma evi. Onların bu yalnızlığını gören, duygulu kalplerin sığınma yeri, göz yaşı oluyor.
Çok şeyler saklı orada yalnız kalan annelerin gözünde. Bu acı bir grubun, bir kişinin bir günlük ziyareti ile geçmez. Orada yalnız kalan annelerin, insanların her gün gülen yüzlere ihtiyacı var. Biliyorum bazı insanlar fakir doğar, fakir yaşar ve fakir ölürler. Bu insanlar için bu bakım evleri gerçekten güzel hizmet veriyor. Burada devletimize Allah güç versin. Her gün bu kişilerin durumlarını iyileştirmek için çalışıyor.
Ya bizler? Evimizde, işimizde gücümüzdeyiz. Hiç değilse ayda bir buraya bir uğrasak, orada kalan insanlarla dertleşsek galiba iyi olur. Bilhassa ağlayabilecek kadar güzel kalbi olan insanlaradır bu seslenişim. Gidin görün, mesela bir kütüphaneye, oturacakları bir kır kahvesine ihtiyaçları var. Onlara güzel bir hobi bahçesi yapın. Onlar da orada vakit geçirsinler. Yöneticiler bir proje yapmış. Yaşlıların vakit geçireceği, sohbet edeceği bir sosyal alan, salon. Maliyeti dört beş milyonmuş. Yapacak insanın ismi de buraya verilecekmiş. Hadi bir yardımsever çıksın bu mekânı kazandırsın o yalnız kalan insanlara.
Sisler yalnızlığın, göz yaşının üzerini örtemez. Gidin görün, bir saat orada bulunun, inanın o insanları sevecek ve bir sorunlarına çare bulacaksınız. Yıldızlı Sosyal Hizmetler Yaşlı Bakım Evleri sizleri bekliyor. Belki de orada kaldığınız bu zaman diliminde, bir gülümseme görünce, siz de mutluluğun dibini göreceksiniz.
Ben, o gün sisli bir günde yalnız anneleri gördüm. Öyle yandı ki içim. Kendime küstüm bu insanları bugüne kadar fark etmedim diye.
Çoklu bir aileyken, tek kalınca insan, öyle unutmuşlarsa seni, boşluklarda kalıyorsun. Gözlerin sisler arasında sohbet edecek bir çift göz arıyor.
Sizler, hiç sisler altında yalnız insanlar gördünüz mü? Ben gördüm ve yaşadım o gün. O gün yavrusunu okşayan bir kediyi anne olarak gördüm. O günü sisli bir fotoğraf gibi gönlümde saklayacağım. Teşekkürler orada hizmet veren o annelerin dertleri ile dertlenen çalışanlar ve yöneticiler.
Hadi göreyim sizi Akçaabat'ın varlıklı insanları, oraya bir oturma salonu yapın, bir bahçe düzenleyin.
Ölen annelerimize Allah’tan rahmet dilerim, yaşayanlara uzun ömürler. Allah hiç kimseyi yalnız, tek başına bir anne olarak bırakmasın.