HERKESİ MUTLU EDEMEZSİNİZ
Son yıllarda tanıdığım iki üç arkadaş var. İşlerinde başarılı ve çok çalışkan. Hele birisi var ki çok da yardımsever.
Kendilerine dikkat ediyorum; başarılı işler yaptıklarında daha çok dikkat ediyorlar çevrede söylenenlere. İnsanların kendileri hakkında ne düşündüğüne, ne söylediğine çokça önem veriyorlar. Yanlış şeyler söylenince, komplo kurulunca üzülüyorlar, sanki yaptıkları güzel işlerden pişman oluyorlar. Belki de bana öyle geliyor. Yanılmış da olabilirim
Çevre küçük. Her yaptığınıza anlam yükler insanlar. Hatta başarılı olunca da çoğu insan kıskanır. Ama o kadar ince bir ruh taşıyorlar ki ne beni, ne de dostlarının söylediklerini, duymuyorlar ve üzülüyorlar. Bu sebeple günlerce kendilerini ve çevrelerini izlemeye başladım. Baktım ki çoğu insan onlara karşı içlerinde küçük hesaplar. Siz buna “kıskanmak” duygusu veya “benim söylediğimi yap” felsefesi de diyebilirsiniz. Ama onlar harika işler yapıyormuş, toplum yararına işler başarıyormuş kimin umurunda. Ben kendilerine şöyle diyorum: Yaptıklarından ailen, çoluğun çocuğun, yakın arkadaş çevren memnun mu? Cevabın “evet” ise tıka kulaklarını ötekilere, iyi işler yapmaya devam et. Bilmem yanlış mı tavsiyede bulunuyorum. Yoksa her söylenene kafa takarsanız ruhsal dengeniz bozulur, verimliliğiniz düşer. Dengeniz bozulunca dünyanız değişir.
Küçük çevrelerde bazı insanlar toplum yararına farklı ve güzel işler yapan insanları istemezler. Hep vitrinde kendileri olmak isterler. Hem de üretmeden, çalışmadan ve ucuzdan nam sahibi, şan sahibi olmak galiba hoş bir duygu veya değişmez bir ego. Bu sebeple iyi niyetle yaptığınız işlere sayısız anlam yüklerler. Ben bunu neden düşünmedim, neden yapamadım veya yapmadım diye. Yıllarca çalıştığım kamuda bu tipleri hep görmüşümdür ben de çevremde. “Kıskanmak” ve “hasetlik” duygusu.
(Bu kişiler yüzünden başlar benim de sürgün yıllarım. Belki de o yıllarda öğrendim bu duygunun ne kadar kötü olduğunu. Yalan, uydurmalar, hasetlik, siyasi ayak oyunları, hile ve çile. Neyse geçti o yıllar. İçimde sadece bir acı hatıraları var. “Cemaat ile çok uğraştın, siz gideceksiniz ve bu devlet bize kalacak” sözünü hiç unutmam. Söyleyen bende kalsın.)
Çevresel sorunları çözer ve insanları mutlu kılarsanız, kavga edenleri barıştırır ve yardıma muhtaçlara yardım ederseniz, düşkünü kaldırır ve hastaya çare olursanız bakarsınız ki bazı kişiler sizi kıskanmaya başlarlar. Hatta yapacağın işin mesafesini, çerçevesini koymaya başlarlar. Hatta düşüncenizi ve aklınızı onlarla kibarca paylaşmak isteseniz bile, size gelip nazikçe irtibata geçmeyeceklerdir. Bu tipler her toplumda vardır. Azdırlar ama gür ses çıkarırlar. Sizi eleştirir, sizi yaptığınız işlerden geri çekmek için zor duruma düşürürler. Bu tipler ölümden de beterdir. Çünkü yakınız ölünce üzülür belli bir zaman yas tutarsınız, sonra normal hayata dönersiniz. Ama bu tiplere ve söylediklerine, komplolarına kulak verirseniz duygularınızı ve düşüncelerinizi bir hapishaneye kilitlemiş olursunuz. Karanlıktan, demir pencerelerden çıkmak da zorlaşır.
Güzel işler yapan ve güzellikler için çalışan güzel dostlar asla unutmayın ki herkesi her zaman memnun edemezsiniz. Hele de siyasi bir çerçeve içinde, yarın ne olur düşüncesinde olanları asla. Çünkü o tiplerde hesap çok ince. Yaptığın işe inanıyorsan ve doğru yolda olduğunu düşünüyorsan yaptıklarından bazı kişilerden ve gruplardan onay da bekleme. Bu dünyada herkes farklıdır. Her insanın bir genetik yapısı vardır; zamanla, kültürle, töreyle, kitapla değişmemişse. Herkesin toplumsal olaylara bakışı farklı pencereden. Kimi çıkar ve rant amaçlı bakar, kimi insani ve toplumsal yanı ile gözler...
Çoğu insan mutluluk nedir bilmez. Çoğu insan da mutlu olmaz. Mutlu olmak beceri işidir. Yukarıda yazdığım gibi yardımseverlik, sorun çözme bir mutluluk vesilesi olur. Allah da bu özelliği galiba her insana vermemiştir.
Herkesi mutlu edemezsiniz. Unutmayın; sizler, insanların yaptığınız doğru işleri ne kadar olumsuz eleştirdiğine kulak verirseniz, bu sizi dipsiz kuyulara düşürür. Sosyal hayatta yaptıklarınız, yapacaklarınız, planlarınız için herkesten onay almaya kalkarsanız başarılı olamazsınız. Bazı insanların ağzına tatlı söz söyleme, güzeli takdir etme kelimeleri gelmez. Gelse de küçük çıkarlar için dili dönmez. İnanmıyorsanız siyaset yapan insanlara bakın. Bu sebeple her söylenene karşılık verme, moraliniz bozma şeklinde hareket ederseniz çok zamanız gider. Sizleri takdir eden önce Allah ve aileniz, gerçekten dost çevreniz olsun yeter.
İnsanlar yeri gelir giydiğiniz elbiseyi, aldığınız evi, tarlayı bile konuşurlar. İnsanların sizler hakkında neler konuştuğuna kulaklarınızı tıkayıp toplumcu anlayış, yardım severlik, insanların sorunlarını çözme, toplumsal güzellik yolunda çalışmalara devam etmek gerekir. Yok, ben söylenenlerden etkileniyorum diyorsanız kendinizi ve ailenizi, dostlarınızı da üzmeden, kenara çekilecek, eve gideceksiniz ya sevdiğiniz diziyi, maçı izleyecek kışın pasta, yazın dondurma yiyeceksiniz. Unutmayın her insan kendi pişmanlıklarını ve korkularını başkalarının üzerine yükler. İnsanlar bizim hakkımızda ne düşünür konusunda “yaptığımız işler doğruysa” çok da hassas olmaya gerek yok.
Bilinçli adım atmak ve nefes almak güzeldir.
İyi haftalar.