AKÇAABAT’TAN
Cengiz Bölükbaşı
6 BİZE NE YAPAR Kİ?
Ülkemizi derin acılar içinde bırakan ve yaklaşık elli bin insanımızın yaşamını yitirdiği, milyonlarca insanımızın da evlerine giremediği bir kara dönemden geçiyoruz.
Bir aydır televizyonlarda ve haber merkezlerinde uzmanlar çıkıp akıl veriyor. Gerçi bu akıl vermelerin bir işe yaramadığını onlar da biliyor ya hadi neyse...
Konuşulacak mecburen. Reklam gelirleri başka nasıl artsın ki? Peki, ne olacak? Ya da ne olmasını bekliyoruz?
Elbette beklentimiz muazzam.
Japon bilim adamı Moriwaki Yoshinori var. Atatürk imzalı kravatıyla deprem öncesinde uyardığı gibi sonrasında da uyaran. Onun bir röportajında rast geldim.
Sunucu soruyor: “Sizin ülkelinizdeki imar yasası ve deprem yönetmelikleriyle Türkiye’yi karşılaştırdığınızda nasıl bir sonuç görüyorsunuz?”
Yoshinori cevaplıyor: “Türkiye’deki imar ve depremle ilgili mevzuat mükemmel hazırlanmış. Japonya’dakinden daha sert.”
Sunucu tekrar soruyor: “Peki, sonuç neden böyle oldu?”
“Çünkü” diyor Yoshinori, “Türkiye’de bu kanunların uygulayıcısı ve denetleyeni maalesef yok.”
Evet maalesef işimiz gücümüz böyle.
“Bu konunun Akçaabat’la ne alakası var?” derseniz hemen cevaplayayım. Bu cevap Belediye ve Kaymakamlık aracılığıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na da bir çağrı niteliğinde olsun: Akçaabat ne durumda biliyor muyuz?
Elbette biliyoruz. Lakin işimize gelmiyor bunları aleni konuşmak. Çünkü yıkılacak evlerden ziyade şehre girecek iş gücünü ve dahi onların oluşturtacağı katma değeri düşünüyoruz sanırsam, yani galiba...
Daha da açık konuşalım soyunup dökünmeden. Akçaabat’ta onlarca zincir market var. İsimleri ya da logoları fark etmiyor. Bunların kiraladıkları mağazalara bir bakın. Bakın ki orada kolon kesilmiş mi kesilmemiş mi?
Banka şubelerine bakın. Geniş karşılama alanları olanlara.
Öyledir demiyorum ama çocukluğumdan günümüze ben Akçaabat’ta böyle geniş dükkânlar görmemiştim.
Elbette miyop ve astigmat olduğumdan değildir sanrım.
Mesela kat atıyoruz eski tuğlalı binaların üzerine. Betonundan, betonun içindeki o demirin bu kadar yükü çekip çekemeyeceğinden haberimiz var mı?
Ama nasılsa burası deprem bölgesi değil, öyle değil mi?
Nasılsa bizlere bir şey olmaz değil mi?
Hem zaten Allah canı alacaksa bunun önünde engel bir şey yoktur, kaderdir bu değil mi?
Yani muhtemelen bu cümleler geçiyordur aklınızdan.
Geçmesin. Çünkü Yüce Allah beyin verdi bize. Onu kullanıp sağlıklı binalar yapın diye de akıl koydu o beynin içine.
Her yapılan günahı şeytana mal etmeye çalıştığınız gibi her şeyi de kader deyip savuşturmayın artık.
Mesela eskinden Sivil Savunma Kolları vardı okullarda. Daha doğrusu kolektif çalışma faaliyetleri vardı. Sanırım örgütlü hareket etmesin diye bu millet onu da kaldırdık müfredatımızdan.
Ezcümle diyeceğim o ki Akçaabat’ın acilen taramadan geçirilmesi gerek. İnancım o ki 6 büyüklüğünde bir deprem olursa burada ayakta tek bir bina kalmaz.
Tarihi sorumluluk olarak gördüğüm bu yazıyı da buraya bırakıyorum.
Gerisi yetki ve mührü elinde bulunduranlara kalmış.
Bu arada Tütünspor U18 Kadın Basketbol Takımımız şampiyon oldu.
Ama hâlâ Akçaabat’ta basketbol ya da hentbol oynatacak kapalı spor salonu bulamıyoruz.
Etkili ve yetkili ağabeylere duyurulur.
Kalın sağlıcakla...