AKÇAABAT’TAN
Cengiz Bölükbaşı
Zaman zaman Akçaabat’ta yaşayan eşimiz dostumuzun bir İstanbul aşkı depreşiyor. Maazallah kalabalık o yoğunluk bir süre sonra hissizleştiriyor insanı. Belki de o hengameye aşık insanlar. Buradaki dingin yaşantıyı görünce de bakıyorlar ki bu kadar huzur fazla “İstanbulda İstanbul” diye tutturuyorlar. Sanırım bu sesi Akçaabat Belediyesi ve mülki idare amirleri duymuş ki buna çare için öncelikli olarak trafiği arapsaçına çevirerek başladılar.
Şaka bir yana bir iş yapılırken mutlaka sorunlar olur ama bir de yabancı ülkelerdeki sistemi görüyorum ve ah ediyorum. 24 saat çalışma sistemleri var adamlarda. Ana arterler 24 saat çalışılıp hallediyorlar. İşçisi de ona göre vardiya alıp ona göre izin yapıyor.
Bizde Cuma saat 17.00’de kazma kürek bırakılıyor; ta ki Pazartesi sabah 8’e kadar. Böyle olunca da iş büyüyor, zorlaşıyor, inşaların hayatları olumsuz yönde etkileniyor.
Akçaabat Caddesi’nin yapımına başlanıldığından beri bunu yaşamayan Akçaabatlı kalmamıştır. Ne olur vardiya artırıp erken hallolsa bu işler?
Birde sokak aralarında tek yönlü yol çalışmaları vardı milattan önceki yıllarda, sanırım henüz o da 0 yılına erişemedi.
Akçaabat büyüyor fakat iş yapmak konusu bir o kadar geri gidiyor.
Ben de her hafta buradan veryansın ediyorum. Kimi duyuyor kimi de duymazlıktan gelip yatıyor kulağının üstüne.
Geçtiğimiz hafta Ortamahelle için tretuvar çalışmaları sırasında bir fotoğraf çekilmiş: Minicik kaldırım ve kaldırımın ortasında elektrik direği. Şehirde bazı şeyler değişiyor, gelişiyor ama bürokrasinin aynı yerde sayıkladığının bir belgesidir adata o direk. Sizler de fark etmişsinizdir sokakların neredeyse ortasında kalan onlarca direk olduğunu.
Cevap hazır: Proje var, yapılacak, ödenek yok. Yıllardır bu özel şirketlere ödediğimiz paralarla kendi villalılarının ve geleceklerini garanti aldatına alanların elbette derdi halk olmayacak.
Elektrik demişken düşünün elektrik trafolarını çocuk oyun parkları içine yapıyoruz. Yani bunları da iktidar ve muhalefet yaparken oy birliğiyle karar veriyor sonra çıkıp açıklama dahi yapamıyorlar…
En hassas olunması gereken yerlerin durumu buyken var sen gerisini düşün.
Son olarak geçtiğimiz sayı manşete çektiğimiz Sayıştay raporundaki sahildeki otoparkların halkın olduğunun net uyarısı için Sayıştay müfettişine teşekkür ederken buna ses çıkarmayanları da kınıyorum.
Bu işletme sahiplerinin de iki kelimesinden birinin “biz Akçaabat’ı bakıyoruz” sözüne de çok içerliyorum ve diyorum ki yıllardır Akçaabatlının malından para kazanıp milyonlar elde ettiniz. Birde bunu fırsata çevirip bize otoparklar konusunda ayar vermeye kalkamayın. Bizi var eden siz değilsiniz ama siz var eden bu halktır. Ve bu halkın kimseye bir minnet borcu da yoktur.
Kalın sağlıcakla…